Tarihe iz kazımış büyük devlet adamlarının şu söylemini
hatırlamanın zamanıdır:
“Ben de hata yaparım. Ama... Aynı hatayı bir daha yapmam.”
...................
Türkiye’nin “Rusya savaş jetini düşürmesinden” önce elinde “İki
süper büyük ABD ve Rusya kartı” vardı.
Biri baskı yaptığında, diğer kartı masaya atarak dış politikasında
“üstüne fazla gidilmesini” önleyebiliyordu.
Bu, Abdülhamid döneminden beri uyguladığımız bir “denge
oyunudur.”
...................
ABD, “İncirlik üssünü DAEŞ’e karşı hava harekâtında kullanmak ve
karada YPG Kürtlerinin omurgasını oluşturduğu SDG’yi (Suriye
Demokratik Güçleri) desteklerken Ankara’dan gelen itirazlarda
frekans düşürmek” için Türkiye’yi “el mahkûm” hale getirmek
istiyordu.
Bunun için “Rusya kartı” artık olmamalıydı.
Rusya savaş jetini düşürmekle Türkiye işte bu ağa takıldı.
Ankara, “Washington’un, NATO arkanda” gazına getirilmiş olabilir
mi?
Hatırlayın...
“Azımsanmayacak ihtimal” yorumları yapılmıştı.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu televizyonlara çıkıp “Düşür
emrini ben verdim” diyerek, meydan okurken neye güveniyordu?
Aynı gün daha olayın ilk saatlerinde Ankara’nın NATO’ya başvurarak
“bir NATO ülkesine saldırı halinde, diğerlerinin onun yanında yer
alacağını” hatırlatması bu “neye güveniyordu” sorusunun cevabı
olabilir mi?
O günlerde Rusya Başkanı Putin’in telefon açıp özür dileyecek yerde
NATO’ya başvurdular, yolundaki “açıklaması” da bu teoriyi
destekliyor.
Sonuç...
Türkiye-Rusya ilişkileri “buz kesti.”
Artık Ankara’nın elinde ABD baskılarına karşı masaya süreceği bir
“Rusya kartı” yoktu.
Subayların kollarında YPG armalı fotoğraflarını dünya basınına
servis edecek kadar ABD, PYD’ye desteğinde pervasızlaştı.
Oysa...
Rus savaş jetinin Türkiye hava sahasında 17 saniyelik ihlal
sorununu çok daha başka yöntemlerle çözümleyebilirdi.
Örneğin...
İhlal yapan jeti birkaç F-16 refakatinde sınırın ötesine
çıkartabilirdi.
O da “ihlal öyle 18 saniye falan değil, daha uzun sürüyor”
idiyse...
....................
Benzer bir durum Suriye’nin karıştığı ilk yıllarda da
yaşanmıştı.
O sırada Esad “ABD’nin hedefindeydi...”
Türkiye-Suriye ilişkileri en “cicim” dönemindeydi.
Ve...
“Esad” bir bakıldı ki “Esed” oluvermiş.
....................
Şimdi...
ABD, füzelerle Suriye hava üssünü vurdu.