Adı artık efsane-leşmiş Prenses Diana’nın dün 20. ölüm yıl
dönümüydü.
“Oteldeki odasından 5 dakika geç çıksaydı” belki de yaşıyor
olacaktı.
Anlatayım...
......................
Place Vendome (Vandom Meydanı), Paris’in en gözde köşelerinden
biridir.
Meydanı çevreleyen şık dekorasyonlu dükkânlarda pahalı, prestijli
saatler, mücevherler vitrinleri süsler.
Ünlü Ritz Hotel de bu meydandadır.
20 yıl önceki sahibi Mısırlı hiper zengin Fayed ailesinindi.
Fayedlerin oğlu Dodi Al Fayed, Diana’nın sevgilisiydi.
O otelde kalıyorlardı.
Ön kapıyı paparaziler tutmuştu.
Diana ve Dodi’nin çıkacağı haberini -içeriden- sızdırmışlardı.
Çıkışlarını görüntülemek için birbirleriyle itişip
kakışıyorlardı.
.......................
Oysa...
Dodi’nin korumaları arkadaki küçük çıkışı kullanmayı
planlamıştı.
Paparaziler ana kapı önünde bekleşedursun Dodi ve Diana çoktan
kendilerini bekleyen, içeriyi göstermeyen filtreli camlarla kaplı
araca binmiş yol alıyorlardı.
Tabii...
Kaç yıldır Dodi’nin hizmetinde olan özel şoförünün hayli alkol
aldığından (aldırıldığından), uyuşturucu kullandığından
habersizdiler.
Gidecekleri lokanta yolundaki yer altı geçidine girdikleri sırada
çok hızlı bir İtalyan markalı aracın da hemen arkalarında
bitiverdiğini de herhalde fark etmemişlerdi. Az sonra müthiş bir
metal çatırtısı...
Kaza (!!!)
Her ikisi de hayatlarını oracıkta yitirdiler.
Ne gariptir ki...
Fransız polisinin araştırdığı İtalyan markalı küçük araç 1 gün
sonra bir otomobil mezarlığında bulunabildi.
Otomobilleri dev kerpetenlerle sıkıştırıp 1 metreküplük topak
haline getiren pres makinesiyle tanınmaz hale getirilmişti.
Uyuşturucu kullanmış, aşırı alkol almış bir şoför... Dodi ve
Diana’nın can verdiği arabanın hemen arkasında yerden bitmişçesine
beliren ve 1 gün sonra otomobil mezarlığında preslenmiş halde
bulunan İtalyan markalı otomobil...
Garip değil mi?
.......................
Bu sorunun cevabı olarak “Diana’nın karnında Dodi’den 4 aylık bir
bebek taşımakta olduğunu” da belirtelim.
Burnundan kıl aldırmayan İngiltere Kraliyet Ailesi’nde, ikinci ve
üçüncü veliaht olan Prens William ve Prens Henry’ye damarlarında
Arap kanı taşıyan bir kardeş!..
Kabul edilir şey değildi.
O nedenle hâlâ “bu kazanın (!!) arkasında İngiliz istihbarat
servisinin izleri” araştırılır, konuşulur, yazılır.
........................