Bryant Park'ta oturmuş, New York'un soğuk ama canlı havasını
içine çekiyordum ki yanımdan biri geçti ve elimdeki kitabı
gösterdi. "O kitabı ben de okudum, Kusurdaki Bilgelik: Wabi-Sabi"
Tam da aslında kitabı bitirmiş üzerine düşünüyordum, o an
tanımadığım biriyle göz göze geldik ve o da o kitabı okumuş.
Tesadüf yok bence hayatta her şeyin bir nedeni var. Wabi-Sabi bana
bir durup nefes alma, kusurların ve eksikliklerin aslında ne kadar
değerli olduğunu hatırlattı. Hedeflerin ve mükemmellik baskısının
arasında kaybolmuşken, her eksikliğin bir hikayesi, her
kırılganlığın bir güzelliği olduğunu fark ettim. Bir sayfada
diyordu ki "Belirsizliğin ortasında mutlu olma cesareti gösterin.
Hayatınızı doğanın gizemli ritmini takip ederek esnek ve hiçbir
beklentiniz olmadan yaşarsanız her zaman en iyisi ile
karşılaşırsınız." Wabi- Sabi felsefesi, kusurun, eksikliğin ve
geçiciliğin aslında hayatın özü olduğunu söylüyor.
Mükemmellik arzusu, bize sadece bir yük yüklüyor; oysa kusurlarımız
bize ışığı, anlamı ve derinliği gösteriyor. Mevlana'nın da dediği
gibi: "Yara ışığın içeri sızdığı yerdir." Kusurlarımız, bizi
tamamlayan değil, bizi insan yapan işaretler. Benim
perspektifimden...