New York'taki bu özel davette adımlarımı karşılayan halı bu kez kırmızı değil maviydi. Mavinin farkında mısın? İşte bu soruyla açılıyordu Damla Damla – Sıfır Atık Mavi sergisi. Daha kapıdan adımımı attığım anda, salonu saran masmavi ekranlar karşılıyor beni. Her biri ayrı bir hikaye anlatıyor; kimi dalgaların ritmiyle kimi damlaların düşüşüyle. Kendimi sıradan bir sergi salonuna değil, adeta suyun kalbine doğru ilerleyen bir yolculuğa çıkmış gibi hissediyorum. Cam enstalasyonlar var... Damla formunda şeffaf ve kırılgan. Yanına yaklaştıkça içinden ışık süzülüyor, sanki suyun içinde zaman donmuş gibi. Bazılarıysa seslerle birleşiyor; damlayan suyun ritmi kulaklarıma ulaşırken, görsel ve işitsel deneyim bir bütün oluyor.
ARTIK MAVİ SADECE RENK DEĞİL
Etrafımdaki mavi, sadece bir renk değil artık insanlığın ortak
mirasının sesi, çağrısı. Sergi, yalnızca gözlere değil vicdana da
hitap ediyor. Çünkü maviyi görmek, sadece denizin ya da gökyüzünün
güzelliğini fark etmek değil; aynı...