Düşünsenize, bir şehir var: Bir tarafında kartpostallardan
fırlamış gibi görünen kristal berraklığında gölleri, diğer
tarafında kar kaplı Alpler, ortasında ise yüzyıllık saatler ve
çikolata kokulu sokaklar. Cenevre tam da böyle bir yer. Ama asıl
sihir, herkesin yazın akın ettiği bu şehre kasım ayında
gittiğinizde başlıyor. Kasım ayında Cenevre, turist kalabalıklarını
üzerinden atıp rahatlayan, derin bir nefes alan bir şehir gibi.
Yerel halk sokaklara geri dönüyor, kafeler turistik menüleri bir
kenara bırakıp gerçek lezzetlere odaklanıyor.
İşte bu dönemde şehrin gerçek karakterini görüyorsunuz. Lac Léman
kıyısında yürürken, mevsimin getirdiği o hafif melankolik hava sizi
sarıyor. Jet d'Eau her zamanki gibi gökyüzüne 140 metre yükseliyor
ama bu sefer onu seyredenler daha çok yerli İsviçreliler. Sonra
fondue eşliğinde ısınıyorlar, Mont Blanc manzarasına bakarak.
Fondue ritüeli, İsviçrelilerin kışa nasıl merhaba dediklerini
gösteriyor.