Olması gerekeni defalarca
tekrarladık. Edirne’deki Emine Şahin’in
söylediklerinden tutuklama çıkmaz dedik. Nitekim onlarca avukat
gitti, tutuklama bozuldu ve serbest bırakıldı.
Bu genç kızımız ile ilgili
birtakım iddialar da ortaya atıldı “Efendim daha önce açık
gezinirmiş ve şimdi çarşaflı” diye. Onları da
“Size ne kardeşim, insanların kıyafetleriyle mi
uğraşıyorsunuz hâlâ” sözleriyle yeniden
uyardık.
Emine Şahin’in ideolojik
kimliğini de merak etmedik.
Sonra baltalı
kadını gördük. Çorlu’da “Baltalar elimizde, uzun
ip belimizde” görüntüsünde Atatürk heykelinin yanına
gitti, baltayı kaldırdığı gibi dong diye vurdu. Sonra da geri dönüp
ortadan kayboldu.
Bu tuhaf mı tuhaf
“eylem”i o sırada ne hikmetse mekânda
hazır bekleyen DHA muhabirinin görüntüleriyle
izledik.
Adıyaman’da
heykelin tepesine çıkan genç de serbest bırakılmış,
işsizmiş.
Bir özet, hepsi bu
kadar.
Ama merak ettiklerim
var.
Örneğin Emniyet ve
İstihbarat yetkililerinin bu çok acayip hareketler
hakkında bilgi sahibi olup
olmadığı.
Yerel seçime kalmış 4 ay,
birileri OPERASYON ÜZERİNE OPERASYON
çekiyor!
Önceki gün sıraladık burada.
Danıştay kararından başlayarak Türkiye gündemini
yeniden Atatürkçülük-Muhafazakârlık-Dindarlık ya da
Türkçülük/Kürtçülük-Etnisite ekseninde tahkim eden bu
olayların bir SEBEBİNİN olacağını az çok tahmin
ediyoruz, hatta tahminden de öte bazı şeyleri biliyoruz da
Emniyet ile İstihbarat mı habersiz?
Eğer HABERSİZSE
durum vahim!
Ama önceden istihbarat almışlar
ve ÖNLEYEMEMİŞLERSE vahimden de öte.
Bu provokatif
operasyonları Türkiye’deki Kemalistlerin yaptığını
düşünüyorsanız yanılırsınız. Onların işi değil bu.
Eskiden, 28 Şubat süreci ve öncesinde becerirlerdi, ellerinde daha
fazla imkân vardı ama şimdi zor.
Önceki gün bu olaylarda
FETÖ parmağını sormuştum. Daha da ileriye
gidiyorum. MOSSAD, SUUDİ ARABİSTAN VE
BAE parmağı da var. Okyanus ötesine gidin CIA’in
karanlık dehlizlerinde dolaşın, mutlaka bu konuda
fısıldaşmaların olduğunu hissedersiniz.
Kavga büyük.
Küresel diplomasi masa üstünden olduğu kadar masa altından
da art arda atılan tekmelerle devam etmekte. Bunu en iyi
İstihbaratımızın ve Emniyetimizin idrak etmesi gerek. Bu devleti,
Tayyip Erdoğan’ı ve hükûmeti durmadan geçmişteki gibi
operasyonlarla şamar oğlanına çevirme
gayretlerinin görülmemesi için saf olmak
gerek.
Misal, ben şunu öğrenmek
istiyorum ve sorularıma hâlâ cevap alamıyorum.
1-Emine Şahin
kimdir ve irtibatlı olduğu kimseler var
mıdır?
Tamam savunduk,
söyledikleri Atatürk’e hakaret sayılamaz dedik de
bir devlet, işi sağlama bağladığında büyük devlet olur. Misal,
hanımefendinin Twitter hesaplarına girildiğinde bizim
gördüklerimizi emniyet ve istihbarat da görüyor
mu?
2-Eli baltalı
kadın kendi başına mı oraya gitmiştir? Onu Atatürk’ün
heykeline baltayla vurması için motive eden kimse
yok mudur sizce? Öğrendiğimize göre kadın
bipolarmış. İniş çıkışları, gelgitleri olan ve
bunu en aşırı uçlarda yaşayan insanlar için tanımlanan bir
hastalık türü bipolar. Lâkin bu tür hastaların kolaylıkla
kışkırtılabildiği de herkesin malumu.
Sözün özü şu.
Ben
Cumhurbaşkanlığımızdan, Hükûmetten, İçişleri
Bakanlığımızdan şunu bekliyorum:
Artık böyle operasyonları
kolaylıkla yemeyelim. Önleyici istihbarat
çalışmasını geçtim, bu tür tuhaf eylemleri öyle sıkı
soruşturalım ve ortaya çıkaralım ki daha sonra teşebbüs edecek tüm
mahfiller unutulmayacak dersler çıkarsınlar.
OSMAN KAVALA İLE İLGİLİ
SON GÖZALTILAR
Gelelim Osman Kavala
meselesine.
Dün sabah Osman
Kavala tarafından kurulan Açık Toplum
Vakfı ve Anadolu Kültür
AŞ yöneticileriyle üyelerinden oluşan ve aralarında
Turgut Tarhanlı ve Betül Tanbay gibi tanınmış
öğretim üyelerinin bulunduğu 20 kişi gözaltına
alındı.
Bozuk cümle yapısını düzelterek
kısalttığım SUÇLAMA şu:
Gezi Parkı olaylarını Türkiye
geneline yaymak ve yurt genelinde kaos ve kargaşa ortamı meydana
getirmek için cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti
hükûmetini ortadan kaldırmayı veya görevlerini
yapmasını engellemeyi amaçlamak, Bu şirket ve vakıflar
aracılığıyla da olayları finanse ve organize
etmek.
Detayları da şöyle:
1-Gezi Parkı olaylarını
derinleştirmek ve yaygınlaştırmak için Anadolu Kültür AŞ’ye ait
DEPO isimler yerde toplantı
düzenlemek.
2-Sivil İtaatsizlik ve
Şiddetsiz Eylem başlıkları altında Gezi Parkı olaylarının
devamlılığını sağlamak için yurt dışından aktivizm
eğitimcileri, kolaylaştırıcılar (Bu nasıl bir
deyim) ve profesyonel eylemciler getirtmek. DURAN
ADAM, PİYANO ÇALAN ADAM, KIRMIZILI
KADIN gibi.
3-Medyada gündem
oluşturmak.
4-Osman Kavala aracılığıyla
biber gazının Türkiye’ye ithalinin durdurulmasını
sağlamak.
Yukarıda belirtilen her olay
GERÇEK. Bu tamam, bizzat yaşadık. Ama suç
mu?
Şüpheliyim.
Büyükada, Rahip Brunson,
Deniz Yücel, Sözcü davalarında da yazdım, yazmaya da devam
edeceğim.
Bir hukukçu değilim ama hukuk
okudum ve hukuk nosyonum var.
Gazeteciyim yüzlerce dava ve
iddianame gördüm.
İnsanım, vicdanım
var.
Araştırıyorum, dünyada
örneklerini takip ediyorum.
Osman Kavala bir
yıldır içeride. Henüz ortada iddianame yok. Böyle
bir şey olmaz.
Üzgünüm ama yukarıda sıralanan
gerekçelerle açılan davadan da bir şey çıkmaz,
baştan söyleyeyim.
Neden çıkmayacağı ayrı bir yazı
konusu. Bir başka gün artık...