Aldığım bilgilere göre Ekrem İmamoğlu’nun sinirleri çok bozuk. Dün Başsavcı Akın Gürlek’i ailesiyle tehdit ettiği gerekçesiyle açılan davanın duruşmasında bu görüldü. Savunması sona erdikten sonra Mahkeme Başkanı duruşmaya 5 dakika ara verince jandarma bu süre içinde İmamoğlu’nu salondan çıkarmak istedi hava alsın diye. Buna aşırı tepki gösteren İmamoğlu “Çıkmak istemiyorum, zorla götürün beni” diye bağırdı.
Hiç sağlıklı bir ruh hali değil bu. Savunmasında geçmişi suç dolu insanların iftiralarıyla “esir” tutulduğunu iddia etti. Geçmişinin suç dolu olduğunu söylediği bu insanların hepsinin, kendisinin yardımcıları ve İBB’de daire başkanlıklarına atadığı kişiler olduğunu kimsenin bilmediğini sanıyordu sanırım. Ve tabii birlikte iş yaptığı müteahhitler. Onların arasında verdiği 2,1 milyar liralık iş karşılığı üç otuza kapattığı 1,5 milyar lira değerindeki villaları ona veren Ali Nuhoğlu da var.
O ÇARESİZLİĞİ İÇİNDE BİLE KURNAZLIK PEŞİNDE
İmamoğlu’nun umutsuzluğu öyle bir noktada ki
Kemal Kılıçdaroğlu’yla görüşmek için iki
kez üst üste ısrarla aracı gönderdi. O tüm çaresizliği
içinde bile cahil kurnazlığıyla Kemal Bey’in desteğini
alarak güç devşirmeyi umut ediyordu. Hem kurultayda
yapıldığı ileri sürülen sahtekarlıklar nedeniyle kendisine yönelik
CHP tabanındaki öfkeyi dindirmeyi amaçlıyor hem de yargıya karşı
daha dik, daha cüretkâr durmayı hedefliyordu.
Medyaya da yansıdı ve herkes öğrendi. Kemal Kılıçdaroğlu onu
yalnızca dinlemiş ama tek bir yorumda bulunmamıştı. Sebebi çok
açıktı. Kemal Kılıçdaroğlu ona yalnızca herhangi bir
sıradan vatandaşa verebileceği desteği verebilirdi. Ne
kadar suçlu olursa olsun hukukun gereğinin yerine getirilmesi
konusunda takipçi olabilirdi. Zaten bu doğrultuda açıklamalar
yaptığı da biliniyor.
“BİZİ KURTARIN” DİYE ELLERİNE SARILDI
Ama dediğim gibi İmamoğlu artık tamamen gelecekten beklentisiz, sadece kuyruğu dik tutmaya yönelik açıklamalar yapmaktan, yukarıda da anlattığım gibi mahkemede provokatif davranışlar sergilemekten öteye gidemiyor. Nitekim Godot’yu bekler gibi beklediği Kemal Kılıçdaroğlu onu görmeye geldiğinde heyecanla ellerine sarılıp “Bizi kurtarın Başkanım” demesi bunun işaretiydi. Ekrem İmamoğlu’nun “Bizi kurtarın” dan kastının “BENİ KURTARIN” olduğunu anlamışsınızdır. Tahmin ediyorum Kemal Kılıçdaroğlu bu kadarını beklemiyordu. Filmlerdeki bir “Devil figürü” gibi hem iyi hem de kötü olabilen karakterlere benzeyen yanını isimlendirmeden o da fark ediyordur şüphesiz.