Baştan beri İyi
Parti’nin FETÖ talimatıyla ve desteğiyle kurulduğuna ilişkin bir
kamuoyu algısı var. Zaten şu andaki İP Genel Başkan
Yardımcısı Koray Aydın da daha parti
kurulmadan evvel, Genel Başkan Meral
Akşener’le yolları ayrılınca bunu itiraf
etmiş, ama ikbal hırsı nasıl güçlü bir
motivasyon kaynağıysa artık yine Meral Hanım'ın
kolları altına sığınmakta bulmuştu çareyi.
Bu verili olgudan yola çıkarak,
Akşener’in gündeme “bomba” gibi düşen istifası ve
partiyi kongreye çağırarak yeniden aday olmayacağını
açıklamasında acaba hangi nedenler rol oynadı ve
hangi olasılıklar söz konusuydu.
İLK
OLASILIK için önce
şu SORUYA açık cevap vermek
gerek:
“Akşener’in istifasını
Okyanus Ötesindeki Meczup mu istedi?”
Eğer böyleyse durum çok net.
Bunun için bir bahane yeterliydi zaten. Afyon’daki parti
toplantısında salonu dolduran partililerden birinin “aykırı”
sözleriyle Akşener’in kafayı kırıp “Ben istifa
ediyorum, artık ne hâliniz varsa görün” deyip orayı
terk etmesi hiç akla yatkın değil. Var oluşlarını Akşener’e borçlu
olan ekibi onu ikna edince Akşener bir
tweet attı ve tüzüğün kendisine verdiği yetkiye dayanarak partiyi
kongreye götüreceğini ve aday da
olmayacağını açıkladı.
Koray Aydın ve Aytun Çıray buna
karşı. “Adayımız Akşener, onun dışında kimse cesaret
edemez aday olmaya” diyorlar. Lâkin
talimat Okyanus Ötesi’nden
gelmişse bunun geri dönüşü yok. Geçmiş
olsun.
İKİNCİ
OLASILIK Meral Akşener’in bıkması ya da
parlamento dışından partiyi
yönetemeyeceğini çok iyi
bilmesi. Belki de MHP’yi FETÖ’cü hâkimlerin
desteğiyle ele geçirmeye çalışırken tellere yapıştığı noktaya
bir flash back yapması gerekecek. Yani o
sırada yanına ulaşıp “Hadi eve gidelim
Meral” dediği için “Oğlum al şu babanı
götür” diyerek kovduğu sevgili eşinin lafına
gelecektir demek istiyorum.
Ancak bunu Okyanus
Ötesi’nin arzusu hilafına yapabilir mi orası da ayrı
bir muamma.
ÜÇÜNCÜ OLASILIK,
Akşener’in güven tazelemek ve partinin başına güçlü bir şekilde
yeniden oturmak isteyişidir. Parti tesbih taneleri gibi dağılacağa
benziyor çünkü. Bunun işaretleri de belirdi zaten:
MHP Genel Başkan
Yardımcısı Semih Yalçın önceki gün “Eğer
gelmek isterlerse değerlendiririz” açıklamasını
boşuna yapmadı.
İP milletvekili Hayati
Arkaz MHP lideri Devlet Bahçeli’nin elini öperken
bunun sebebi sadece saygı ve hürmet değil, hissedilen aidiyet
duygusuydu.
Partinin Kurucular Kurulu ve
Genel İdare Kurulu Üyesi ve Genel Başkan
Başdanışmanı "Yörük Ali Paşa" lakaplı emekli
Tuğgeneral Ali Aydın’ın ağır sözlerle istifası yabana
atılmamalı:
“Benim gibi FETÖ
terör örgütünce mağdur edilen ve benimle aynı hassasiyetlerle İYİ
Parti’ye katılan bazı arkadaşlarımızın FETÖ ile mücadeleleri ve
mağduriyetleri magazinsel siyasi söylemlerle dolgu malzemesi
yapılmaya çalışılmıştır.”
Bu arada hemen her gün
danışmanlar, il ve ilçe başkanları düzeyinde yansıyan istifaları,
toplu olarak partiden istifaları yazmıyorum bile.
Kısacası İP’te ipler koptu
kopacak.
Musa Eroğlu’nun
dediği gibi: Yolun sonu görünüyor...
Kültür ve Turizm Bakanı
Mehmet Ersoy’a üç öneri
Sayın Bakan’ın önünde eminim pek
çok dosya var ama önerilere açık olduğunu tahmin
ediyorum.
Geçtiğimiz haftalarda yaptığımız
ve bizi olağanüstü derecede etkileyen, Doğu Ekspresi
ile Kars ve Erzurum
gezimizden edindiğimiz izlenimlerden de yola
çıkarak öteden beri aklımda bulunan bazı
önerilerimi paylaşmak istiyorum.
1-Biliyorum Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı’na bağlı ancak turizm potansiyeline hizmeti
nedeniyle eş güdüm kurulabilir. Üç yıldır Kars
şehrini yaz-kış âdeta abad eden DOĞU
EKSPRESİ revize edilmeli. Misal daha pahalı ama
içinde tuvaleti de olan kompartımanların olduğu yataklı vagonlar
eklenebilir, yataklı ve kuşetli vagonlardaki ortak kullanımlı
tuvaletler konforlu ve bakımlı hâle getirilebilir.
2- DOĞU
EKSPRESİ eskiden olduğu
gibi İSTANBUL’dan kalkabilir. İstanbul’da
turizmin merkezi olarak büyük ilgi alanı
oluşturacaktır.
3-KARAVAN
TURİZMİNİN canlandırılması. Sıfır karavanlardaki akıl
almaz orandaki yüksek ÖTV bu alanın tıkanmasının en büyük sebebi.
Bu ÖTV kaldırılmalı ya da minimal seviyeye indirilmeli. Karavan
turizmi Batı’da en önemli gelir kalemlerinden biri. Fransa ve
İspanya’da iki kez karavanla seyahat etmiş biri olarak söylüyorum.
Oralarda altyapının da buna uygun kurulduğunu, şehirlerin karavan
turizmi sayesinde nasıl canlı olduğunu sanırım Bakan Ersoy da çok
iyi biliyordur.
4-NEHİR
GEMİLERİNİN inanılmaz cazibesi. Türkiye’deki
nehirlerin rejimi düzenli değil ama en azından Dicle
ve Fırat nehirlerinde belli mesafeler
arasında gece yatılı (kamaralı) nehir
gemileri sefere konabilir. Kıyılarından tarihin
aktığı bu iki nehir en azından iki gecelik bir seyahatte büyüleyici
güzellikler sunacaktır insanlara. Moskova-Petersburg
arasında nehir gemisi ile seyahat eden biri olarak
yazıyorum bunu.
Bedelli işinde 21 günden
de bir şey çıkmaz
MHP lideri Bahçeli’nin dediği
doğru. Ben geçmişte kısa dönem 4 ay askerliğimde G-3 tüfeğiyle, o
da bir kez atış yaptım. Gerisini yazmayayım, acıklı. Sonrasında
kısa dönemler bir aylığa dönüştü ve aynı şey sürdü. Yazıktı benim
gibi yüz binlerce insana harcanan paraya.
28 gün değil de 21 gün. Neye
yarayacak?
Koca bir hiç.
Merak etmeyin kimse
size “Parayı alıp adamlara bir askerliği bile
tattırmadılar” demeyecek.
Boşuna masraf, emek ve
zaman.