CHP’nin Hatay Büyükşehir Belediye
Başkan Adayı Lütfü Savaş beni
şaşırtmadı.
Çıplak ve yakıcı bir gerçeğin
yeniden, en sarsıcı biçimiyle itirafıydı bu.
Adı halk olan bir
partinin halktan nefret edenler
kulübü olduğunu bir kez daha idrak ettik
milletçe.
Lütfü
Savaş ağzının içini doldura
doldura, halka karşı içinde biriktirdiği öfkeyi
kusarak konuştu.
İşte CHP ve gerçek
bir CHP’li dedirten konuşmaydı.
Hatay’da ziyaret ettiği bir
beldede kendisinden hizmet isteyen köylülere “Siz bizi adam
yerine koyacaksınız biz de sizi adam yerine koyacağız. Bu kadar
net. Oy vermiyorsunuz konuşuyorsunuz. Oy vermezseniz ben de sizi
adam yerine
koymam” deyiverdi.
Bir köylü
kadın (helal olsun ona) Lütfü Savaş'a belediye
başkanı olduğunu hatırlatarak, görevini yerine getirme
mecburiyetinde olduğunu söyledi. Savaş
ise "Niye mecbur olayım, mecbur değilim. Oy
vereceksiniz hizmeti öyle alacaksınız" cevabıyla
CHP’nin bu faşizan zihniyetini, halktan nefretini ortaya
koydu.
Oy verilmezse hizmet yokmuş. Adam
yerine koymazmış.
“Adam olsaydınız adam
yerine koyardınız” diyeceğim attığım başlıktaki gibi
ama nerede sizde o feraset, basiret ve vatan-millet
sevgisi.
ZATEN 90 YILDIR BU
MİLLETİ ADAM YERİNE KOYMADINIZ
Millet sizin terör örgütünün
siyasal uzantılarıyla kurduğunuz ittifaka
vererek kirlettiğiniz bir kelime. Ve
asla size bırakılmayacak kadar değerli.
Ve zaten 90 yıldır
bu milleti adam yerine koymadığınız için bir türlü
karşılık bulamadınız.
Bu millet sizin hastalıklı
muhayyilenizden geçirdiğiniz gibi cahil, akıl fukarası değil. Bunun
için o köylü kadın “Hizmet etmek sizin
vazifeniz” deyince öfken bir kat daha
artıyor.
Bu ne
cüret öyle değil mi?
Evvelden ne denirse yaptırılırdı
oysa bu halka.
1950’ye kadar kolaydı
işiniz. İstediğinizi aday gösterip açık oy, gizli tasnif
yöntemiyle milletvekili, meclis üyesi, belediye başkanı
seçebiliyordunuz.
Söke söke çok partili rejime
geçildiğinde seçmenin ayağına gidip ondan oy
istemek sizin için ne büyük
bir “zulüm”dü değil mi? Oh my god,
anlatılamaz, yaşanır. Düşünün, Ankara’ya bile sokmadığınız o
çarıklıdan, köylüden, çarşaflıdan, esnaftan, işçiden, memurdan oy
isteyeceksin. Nasırlı ellerini sıkacaksın, tiksindiğin sofralarında
bazen yemek yemek zorunda kalacaksın.
Allahım bu ne büyük
çileydi! İçinden gelse dokunursun,
kucaklarsın, sırtını sıvazlarsın, hemhâl olup derdini dinlersin.
Onunla üzülür, onunla sevinirsin. Onlar için oluşturduğun projeleri
sıralarsın. Samimiyetin onlara da geçer.
Ama içinden
gelmiyor.
Vermeyince Mabud, neylesin
Mahmut…
En habis duygularını,
biriktirdikleri kini 27 Mayıs darbesiyle biraz olsun
boşalttılar.
Ve sonra 1971, 12 Eylül 1980, 28
Şubat, 2007, nihayetinde de iş birliği yaptıkları FETÖ’cülerle 15
Temmuz darbe girişimi. 251 şehidimiz ve binlerce gazimizin,
polisimizin ve darbeye katılmayan az sayıda da olsa askerimizin ve
dirayetli siyasetçilerimizin sayesinde yine
başaramadılar.
Şimdi 31 Mart’ta 15 Temmuz’un
rövanşına hazırlanıyorlar.
Bu millet size
demokrasiyi öğretemedi ama önce adam olmayı da
öğretecek.
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN
TIKLAYIN
CHP’nin Hatay Büyükşehir Belediye
Başkan Adayı Lütfü Savaş beni
şaşırtmadı.
Çıplak ve yakıcı bir gerçeğin
yeniden, en sarsıcı biçimiyle itirafıydı bu.
Adı halk olan bir
partinin halktan nefret edenler
kulübü olduğunu bir kez daha idrak ettik
milletçe.
Lütfü
Savaş ağzının içini doldura
doldura, halka karşı içinde biriktirdiği öfkeyi
kusarak konuştu.
İşte CHP ve gerçek
bir CHP’li dedirten konuşmaydı.