Papa, ‘soykırım’ ifadesini kullandı diye küplere biniyoruz. Bırakın Papa’yı veya dışarısını; biz içimizdekilere, yani kendimize gerçek tarihimizi öğretebildik mi?..
Müslümanların inşa ettikleri ‘firuze kubbeli medeniyetimiz’ ;
Batı’yı körü körüne taklit yüzünden; tıpkı Batı’nın Orta Çağ’ı
gibi, zifiri karanlık gösterilmiş; Batı’nın vahşetini örten şal, bu
kez Doğu’nun hak ve hakikatini örtmek için kullanılmıştır!
İşin bundan daha vahimi ise, aynı bilgi ve propaganda kirliliği ve
Batı’yı körü körüne taklit yüzünden; biz de kurtuluşu, dinden
uzaklaşmakta ve yüce dinimizi, devlet ve millet hayatımızdan
çıkarmakta bulduk! Öylesine çıkardık ve dinimizden öylesine
uzaklaştık ki; dinimizin emri olan başörtüsünü serbest bırakabilmek
(!) için; toplumca onlarca sene pösteki saydık!
200-250 senedir Batı’dan kurtuluş reçetesi alıyoruz; her alışta;
maddede ve manada daha da battık ve batıyoruz. Bu reçeteler
yüzünden; benliğimizden kopup; bizi biz yapan değerlerimizden
uzaklaştık.
Artık, bütünüyle Batı’nın elindeydik; İngiliz kumaşı iddiasıyla,
bize diktikleri elbise, gerçekte kefenimizdi! Bizi, bize öylesine
unutturmuşlardı ki, bunu bilebilmemiz için, en az bir asırlık bir
mücadele gerekiyordu.
Âdeta ölüm uykusundaydık; kendimize her gelir gibi olduğumuzda;
dışardan ayarlı, dahili bir darbe topuzunun şiddetiyle yeniden
uyumaya terk ediliyorduk!
Geçen 200 senenin, tüm kurtuluş reçetelerinin hemen hepsi zehirle
kaplanmış şeker olarak sunulmuştu. Birçoğumuz zehirlendi; öyle ki,
Batılıdan daha Batıcı oldu! Artık Batı, batırma işlemini,
içimizdeki bu Batıcılar eliyle temin ediyor. Hem öylesine
batırıyorlar ki, Batı’daki ağa-babalarına taş çıkartıyorlar!
Papa, ‘soykırım’ ifadesini kullandı diye küplere biniyoruz. Bırakın
Papa’yı veya dışarısını; biz içimizdekilere, yani kendimize gerçek
tarihimizi öğretebildik mi? İçimizdeki papalar, seneler senesi aynı
şeyi dillendirdiğinde ne yaptık; ne yapabildik?