Tüm dünya ülkeleri FETÖ fitnesiyle karşı karşıyadır. Arkasında
ABD, İngiltere ve İsrail’in bulunduğu dünyanın bu en vahşi örgütü,
eğitim ve din maskesi altında tüm ülkelerin ışıltılı beyinlerini
kendi ülkelerinin aleyhinde olacak şekilde devşirdi ve devşirmeye
devam ediyor.
Dikkat edilirse, hareketin görünür lideri Türkiye’den seçildi ve
Türkiye merkez üssü addedildi. Yani pergelin sivri ucu Türkiye’ye
batırılıp, bütün dünya ülkeleri pergelin çizdiği dairenin içine
alındı.
Türkiye’nin merkez üs seçilmesinin birçok sebebi vardır ve bunların
başında Türklerin, asırlar boyunca İslamiyet’in bekçiliğini yapmış
olması ve İslam coğrafyasındaki nüfuzu gelmektedir.
Dinler arası diyalog teranesiyle başta İslamiyet olmak üzere tüm
semavi dinler çığırından çıkarılmış ve tüm bu dinlerin üzerinde
uydurma bir din meydana getirilmiştir.
Meydana getirilen bu sahte dinde herkes cennete gidecektir!
Uydurulan bu dine göre, İslamiyet’te yalnızca Allah’a inanmak
kâfidir, ayrıca Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisidir demeye gerek
yoktur!
Bundan dolayı da vaktiyle Diyanet’in bağlı olduğu devlet
bakanlarının ve Diyanet İşleri Başkan ve yöneticilerinin FETÖ’nün
borusunu çalmaları yüzünden camilerdeki cuma hutbelerinde ‘Allah
indinde hak din İslamiyet’tir!’ ayet-i kerimesi okunmaz
olmuştu!
Diyanet kırk yıllık bir gecikmeyle, ibretlik itiraflarla uyandı,
lakin ba’de harab-il Basra!
Kırk senelik veballe Yani’leştirilenleri yeniden Kani yapabilmek
için de ne yapılabileceğini göreceğiz!
Bu cümleden olarak, ağır bir yükün altına giren yeni Diyanet İşleri
Başkanı’na ne denli zor