Evet; milletçe büyük bir badire atlattık. Aziz milletimize
geçmiş olsun. Bir büyük veliye; Rabbini nasıl bilirsin diye
sorduklarında, şu manidar cevabı verir: "Rabbimi zıtları bir arada
bulunduran olarak bilirim!" Milletimiz, büyüklüğü oranında alçak ve
soysuzları da bünyesinde taşıyor!
15 Temmuz 2016 akşamı ülkemiz; dünyada emsali görülmemiş bir
alçaklığa sahne oldu. Ancak cinnet kelimesi ile izah edilebilecek
bu denli alçaklığı; dilimize tüy bitercesine anlatmaya çalıştığımız
mahut Paralel Yapı sergiledi.
Askerî darbeye teşebbüs olarak sergilenen bu cinnet hâli; şimdiye
kadar olanların aksine; emir-komuta hiyerarşisine uymadan yapıldı.
Gözleri kararmış bu satılmışlar güruhunun hedefinde Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan vardı.
Üç helikopterle Cumhurbaşkanı’nın kaldığı, Marmaris’teki oteline
bomba yağdırıldı ve ardından; yüzleri maskeli kişilerce operasyon
düzenlendi. Maksatları belliydi; Tayyip Erdoğan’ı ölü veya diri ele
geçirmek…
Allah saklasın, bunu başarmış olsalardı; ülke iç savaşa
sürüklenecek ve kardeş kardeşe kırdırılacaktı. O vakit, şimdiki
gibi onlarca şehitten bahsedemeyecek; topyekûn milletle güvenlik
güçleri karşı karşıya gelecek ve ayrıca mahut güçler kendi
aralarında bölünüp birbirini boğazlayacaktı.
Böylesi bir durumun galibi olmazdı ve bu aziz millet onlarca sene
belini doğrultamazdı.
Cumhurbaşkanı, durumu istihbar ediyor ve her şeyi göze alarak;
helikopterle çok tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor. Çıkmadan önce de;
televizyonlara canlı bağlanarak; "…Ölümü göze alarak, bu kutlu yola
çıktık... Milleti, darbeye karşı koymaları için sokağa davet
ediyorum" diyor.