''Terzi yamağı”nın attığı tivitler ile gündem hareketli.
Işıltı arayan herkes “sosyal medya kömürlüğü”ne dadanacak.
Öfke kusacak. Nefret kusacak. Kusulan her nefret teröristler için
yeni vahalar açacak.
Şiddet kusanlara sorsanız ülke gündemini bahane ederek gayri ahlaki
duruşuna kötümserlik payesi takacak.
Kim ne derse desin. Kim ne söylerse söylesin. Mukabelemiz, her daim
sağduyulu ve objektif olmak zorunda. Aklı selim sahipleri
duygularının esiri olmaz.
Diyeceksiniz ki kötümserlerin küfür etme hakkı mı var! Yok.
Olmadığı için de hukuki soruşturma başlatılıyor.
Hukuk devleti olarak kalabilmemiz için linç kültürüne uzak durmamız
gerekiyor. Asla ve kata linç kültürünü besleyecek söz ve
davranışlar ortaya koymamamız gerekiyor.
Ama yapılan her eleştiriyi, falan filanı hedef gösterdi diye
“manşetleyen” medya ve sosyal medya dili ile farkında olarak ya da
olmayarak linç kültürünü inşa ediyoruz.
Bize en uzaktakinin haleti ruhiyesini anlayabilirsek linç
kültürünün önüne en önemli, en kavi seti inşa etmiş oluruz.
Hadis-i şerif, “Kişi sevdiği ile beraberdir” buyuruyor. Dikkat edin
sevdiklerimizden ziyade sevmediklerimize, hiç sevemediklerimize
harcıyoruz zamanımızı. Çünkü kendimizde küfretme hakkı bulmak için
yaşıyoruz adeta.
Neden böyle?
Nedenini, toprağı bol olsun Riesman'ın 1961 yılında yayınladığı
“Yalnız Kalabalık” adlı kitabından alıntılayarak dikkatinize sunmak
istiyorum.
“ ...Varlıklı olanlar da aşırı tokluk ve umutsuzluk yüzünden örnek
olma konusunda başarısız olurlar. 19. yy'a hâkim olan iyimserlik
yerine, bugün afyon görevi gören duygu kötümserliktir. Dünyanın yüz
yüze olduğu tehditler karşısında çileciliğimizi ve teslim oluşumuzu
haklı çıkarmak için kötümserlik afyonunu kullanıyoruz. Tehditlerin
zaten düşük olan önlenebilme ihtimalini de, böyle yaparak daha da
düşürmüş oluyoruz.”
Altını çizelim: “Tehditlerin zaten düşük olan önlenebilme
ihtimalini de böyle yaparak düşürmüş oluyoruz.”