Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Bazıları aramızdan hızla
ayrılıyor. Burada olan bedenlerine bakıp bu nasıl insan diye
söylenmeyin. O çoktan otomatların arasına karıştı gitti.
Otomatların arasına nasıl karışıldığını 82 yaşında cami cezası alan
nine üzerinden “okuyalım”.
Camii bekleme cezası alan 82 yaşındaki Fatma Sazan ninenin haberini
can dostum kulağıma anlattı telefon telleri üzerinden. O anlatırken
ağladı, ben dinlerken. Onun ağladığını burnunun akmasından anladım.
O benim ağladığımı bilmedi.
Kalbim daraldı. Koştum sosyal medyaya arka arkaya bir kaç tivit
yazdım. Yazmasam ölürdüm noktasına gelmeme az kalmıştı.
Yazar yazmaz pusuda bekleyenler sökün etti.
1-Vicdansız! Nineyi görüyorsun da filanı niye görmüyorsun. Onun
hakkında yazıyorsun da benim hakkımda neden yazmıyorsun?
Kafanızı kuma gömdünüz Allah belanızı verecek.
Yukarıdaki cümlelerin sahipleri incitmek, aşağılamak için bekleyen
“onu yazma beni yaz” taifesinden.
Bunlara cevap yazmıyorum. Ama hesaplarına gidip bakıyorum. Attığım
her tivit için pusuda bekleyenler ne yazmış? Ne yapıyor? Kaleminden
beddua akanlar yemiş –içmiş, eğlenmiş oluyor genellikle. Hatta
vicdanın varsa, hadi şu intiharı da yaz diyen, bana öyle dedikten
sonra başka hesaplara gayet hoş eğlenceli şeyler yazmış oluyor. Çok
güldük, çok eğlendik falan filan.
Hakikaten kederli olan, yardım bekleyen insanların hesabı dört bir
taraftan yardım bekleyen tivitlerle dolu. Ki bunlardan birisi
yıllarca kuru iğne tedavisi yaptırdığım Prof. Dr. Turan Uslu'nun
oğluna ait. Turan Uslu'nun bir an önce hakim karşısına çıkarılması
için dua ediyorum. Benim gibi dua eden çok hastası vardır muhakkak.
Ama kas hastası olan oğlu için gerçekten çok
üzüldüm/üzülüyorum.
Bunlar benim bildiğim hikâyeler. Bir de bilmediklerim var.
FETÖ davasından içeriye alınan, mesleğini kaybeden yüzlerce belki
de binlerce masum insan var. Bu konuda niye yazmıyorsun diyenlere
şunu söylüyorum: Neyi yazacağım? İçerde masumların da olduğunu
Adalet Bakanı bizzat kendisi dile getirmişken, ben neyi dile
getireceğim?