İdris
Küçükömer'in bir tezi vardır: Türkiye'de sağ soldur, sol
da sağ.
Gerçekten de bizim ülkemizde
reformist ve hatta devrimci kanat hep sağ oldu.
Turgut
Özal ve Recep Tayyip Erdoğan,
bunun en müşahhas örneği. İkisi de konuşulmayanı konuşturdular,
yapılmayanı yaptılar.
Türkiye'yi yeni bir sistemle
tanıştıran Erdoğan, devleti, bürokrasiyi, orduyu, üniversiteleri,
iş dünyasını, sivil toplumu ve medyayı dönüştürdü. Tabii bu
dönüşümden siyaset de nasibini aldı. Politika üretmede bütün
yerleşik kalıplar kırıldı.
Toplumun ekseriyetini oluşturan
muhafazakârların oyunu ve onayını almayan bir kişinin ne
cumhurbaşkanı olması mümkün ne de (istisnalar dışında) belediye
başkanı. Bu hakikati en iyi çözen ve manevra yapan parti de CHP
oldu.
Muharrem İnce gibi bir adamı boya
badana ile "muhafazakâr" diye yutturmaya çalıştı. CHP bu 'ince'
siyasetiyle hem dinî değerlere uzak tabanını alıştırdı hem de
bu sayede hatırı sayılır bir oy oranına ulaştı. Kurdun dişine kan
değdi.