Rahmetli başyazarımız büyük tarihçi Yılmaz
Öztuna, "Hâtıralar en tehlikeli tarih kaynaklarıdır" der,
sebebini de şöyle izah ederdi:
“Çünkü kişi işine geleni nakleder, gelmeyeni kaale bile almaz veya
ters şekilde yazar.”
Doğru mu, doğru!
Buna rağmen benim en sevdiğim kitap türleri biyografilerdir.
Hele yazarı bir gazeteciyse, alır okurum.
Geçen hafta Hürriyet'in uzun yıllar yazı işleri müdürlüğünü yapan
Fikret Ercan'ın yeni kitabını okudum.
Hürriyet'te geçen üç patronlu 50 yılını anlatıyordu.
Sekiz yayın yönetmeni görmüş, gazetenin ilanlarından sayfa düzenine
ve logosuna kadar her safhasında dahli olmuş bir ismin
anlatacağı 'orijinal' hatıralar vardır diye umuyordum. Ne
var ki hayal kırıklığına uğradım.
Yazar, her şeyden bahsetmiş ama medya tarihinde kara bir leke olan
28 Şubat dönemini es geçmiş. Onun için eksik kalmış.
Ama yine de dikkat çekici üç beş hatıra yok değildi. Onlardan biri
Emin Çölaşan'la ilgili...
ÇÖLAŞAN'I KOVDURAN YALAN
Fikret Ercan, Emin Çölaşan'ın Hürriyet'ten neden ve nasıl
kovulduğunu anlatıyor:
"Ertuğrul Özkök yurt dışındaydı. Telefonla aradı. 'Fikret, Emin
Çölaşan bir fotoğraf yakalamış. Kendi köşesinde kullanacakmış,
belki sen de birinci sayfaya alırsın' dedi.