Hafta sonu bir grup gazeteci
arkadaşla Nemrut'taydık.
Çiğ köfte festivali düzenleyen
Adıyaman Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu'nun
misafiri olduk.
İki dönem milletvekilliği
yaptıktan sonra 2014'te belediye başkanı
olan Kutlu, siyasetteki hatıralarını
paylaşırken kırdı geçirdi.
Yerel seçim yaklaşıyor. Hâliyle
ilk sorumuz "2019'da tekrar aday mısınız"
oldu.
"Belediye başkanlığı
dosta tavsiye edilmeyecek, düşmana verilmeyecek bir şey"
diyerek esprili bir karşılık verdi.
Yeniden adaylığı düşündüğüne
işaret etti.
Sonra "Siyasette iki artı
iki eşittir dört etmez" dedi ve devam etti:
SİYASET İSTATİSTİK İŞİ
DEĞİL
"2007 yılıydı. Seçim öncesi Haluk
İpek, adaylarla ilgili istatistik yaptığını söyledi. 'Benim şansım
ne?' dedim. Aykırı çıkışta bulunanların listeye konma ihtimalinin
yüzde 30 olduğunu söyledi. İlerleyen günlerde, 27 Nisan bildirisi
yayınlandı. O gün Genelkurmay Başkanının görevden alınması
gerektiği yönünde açıklama yaptım. Ortalık yıkıldı. Haluk İpek ile
tekrar karşılaştık, bu sefer bana 'Senin şansın sıfır' dedi. Sonra
listeler açıklandı, birinci sıradaydım. Allah'ın verdiğinin de
vermediğinin de hayrını gördüm. 27 yaşında il başkanı oldum. O gün
bugündür siyasetin içindeyim. Mal hırsım yok. Kimse maaşını
söylemez ama milletvekilliğinden 11 bin lira emekli maaşı alıyorum.
Geçimimi sağlar. 2009 model arabam var. İki 'ev'liyim, tek eşliyim.
Evimin biri Ankara'da diğeri burada… Yaşar giderim."
HEP SEN İTİRAZ
EDİYORSUN!
Peki Adıyaman Kutlu'dan memnun
mu?
Ona da bir esprili cevabı vardı
başkanın: "2 milyon liralık altyapı yaptım, teşekkür
almadım. Şehrin göbeğine 25 bin liraya Adıyaman yazısı yazdırdım.
Tebrik etmeyen kalmadı."
Sonra da aklına gelen
hizmetlerini anlattı:
"Adıyaman'ın doğusu ile batısı
arasına sabaha kadar işleyen bir otobüs hattı koydurdum. Yarım
saatte bir kalkıyor. Gece 23.00’ten sonra ücretsiz. Türkiye'de
örneği yok. 2014'te 4 otobüs vardı. 40'a çıkardık. Belediyenin 200
milyon lira borcu bulunuyordu, 130’unu ödedim. Ciroyu 110 milyondan
210 milyona çıkardım. İmarla ilgili tek bir sorunumuz yok.
Mezarlıkta, nikâhta harç alınıyordu. Hepsini kaldırdım. Eğitim yılı
başında 2 bin 609 öğrenciye bin lira yardım verdik. Gizli kasamız
yok. Müteahhitleri tanımam."
Kutlu, siyasette hep net olduğunu
söyledi; "Bir gün Tayyip Bey, 'Hep sen itiraz ediyorsun' dedi. ‘Ama
efendim siz yokken hepsi itiraz ediyor’ diye kaşlık
verdim."
URFALILAR
KIZMASIN
Adıyaman'ın çiğ köftesi,
Nemrut'u, bir de Kahtalı Mıçı ile meşhur
olduğunu biliriz.
Meğer başka markaları da
varmış. Hüsrev Kutlu anlattı: Urfalılar kızıyor ama çiğ köftede
birinciyiz. Antep’ten sonra en iyi baklava, Maraş’tan sonra en iyi
dondurma Adıyaman’da yapılır. Zeytinyağlı baklava tek bizde açılır.
Bademde de Türkiye’de birinciyiz. Fıstık Adıyaman Besni'de yetişir
ama pazarlaması Antep'te yapılır. Bu yüzden Antep fıstığı olarak
bilinir."
Kaynağını açıklar mısın
aşkım?
Suud gazeteci Cemal
Kaşıkçı'nın İstanbul'da ortadan kaybolmasının ardından
medyada ilginç bir tablo ortaya çıktı.
Şöyle ki:
Amerikan Washington
Post, Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü, cinayeti ispatlayan ses
ve görüntü kaydının Türklerin elinde olduğunu yazdı. Gazete bu
iddiasını Türk yetkililere dayandırdı.
Haberde "Elde edilen somut bulgulardan bazılarını Amerika ve Avrupa
medyasıyla paylaşan güvenlik kaynakları,
Kaşıkçı'nın içeride katledildiğinden emin" ifadesi
kullanıldı.
Middlle East Eye sitesi, "Kaşıkçı
İstanbul'da Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda öldürüldü, cesedi ise
konsolosun evinin bahçesinde gizlendi. Türk
kaynaklar konsolosluk binasına bağlı kanalizasyon
şebekesinde Kaşıkçı’ya ait adli deliller bulunduğunu belirtti"
dedi.
İngiliz Reuters haber ajansı
kolundaki saatinden Kaşıkçı'ya ulaşılabileceğini, ABD'lilerin bu
konuda araştırma yaptığını duyurdu.
Peki bu sırada Türk
basını ne yazdı?
Türkiye’de cereyan eden bir
olayla ilgili gelişmeleri yabancı yayın organlarından takip
etti.
Sadece Akşam gazetesi
Kaşıkçı’yı kaçırdığı iddia edilen 15 kişilik güvenlik ekibinin yurt
dışına çıkışlarına dair güvenlik kamerası kayıtlarına
ulaştı.
Hepi topu bu kadar… Onların kim
olduğunu deşifre etmek de Arap basınına düştü.
İktibas öyle abartıldı
ki Hürriyet gazetesi, Washington
Post'ta çıkan bir konsolosluk çizimini bile aparmaya
çekinmedi.
***
Kısa dönem birlikte çalıştığımız
bir Ankara gazetecisi, meslektaşı nişanlısına diye yanlışlıkla bize
mesaj atmış "Aşkım haberi yaz, askerî kaynaklarından alınan bilgiye
göre de, bas geç" demişti.
Biz de onun "kaynağını" bu
vesileyle öğrenmiş, daha sonra da kendisiyle yolları
ayırmıştık.
Kaşıkçı işi de o
misal.
Batı basını, "Türk
kaynakları"ndan olayla ilgili bilgiyi de böyle mi alıyor
bilemiyoruz.
Ama öyle değilse ve Türk
kaynakları Türk basınından bilgi
saklıyorsa çok garip.
Kurul
istatistiği
Cumhurbaşkanlığına yeni dönemde
yön vermesi beklenen 76 kişilik "politikalar kurulu"nun üyeleri
belli oldu.
Listedeki beş isim Akil İnsanlar
Heyeti'nde de yer almıştı. 45'i akademisyen. 5'i
rektör.