BİR süredir Doğan Haber Ajansı'ndan gelen cenaze haberlerine
bakıyorum...
Her musalla taşı...
Her mezar...
Her cenaze töreni...
Bir kampta öfke yığınağına dönüşüyor...
Zaten 25 yıl önce de böyle çizilmişti nefret haritası...
İşte karakol nöbetinde alçakça şehit edilen er Mansur...
Siirt'in Dumankaya köyünde..
Kürtçe ağıtlarla toprağa veriliyor...
Öfke patlıyor...
Ve işte Beytüşşebap...
Bakın haber nasıl?
"Cuma günü Van'ın Çatak ilçesinde güvenlik güçleri ile girdikleri
çatışmada ölü olarak ele geçirilen 2 PKK'lıdan biri olan Cemal
Özlü, Beytüşşebap ilçesi yakınlarındaki Kato Dağı'nda bulunan ...
Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kurtar Feraşşin ...'deki cenaze
törenine, PKK'lı Özlü'nün yakınları ve (MEYA-DER) yöneticileri
katıldı. Dini vecibeleri yerine getirildikten sonra yeşil, kırmızı
ve sarı renkli sözde örgüt bayrağına sarılı tabutta bulunan
Özlü'nın cenazesi toprağa verildi. Cemal Özlü'nün ailesi adına
Nihai Özlü'nün yaptığı konuşmada, 'Bu ne ilktir ne de son olacak'
dedi..."
İşte televizyonlarda, gazetelerde görmediğimiz vahim durum
budur.
Bu haberin öyle fotoğrafları var ki...
"Hadi ya!!! Burası neresi?" dersiniz...
Öfke seli, kamplaşma yaratanlardan olmadığım için fotoğrafları
almadım. Haberdeki bazı yerleri de nokta nokta olarak aldım...
Çünkü amacım bu öfke coğrafyasına malzeme taşımak değil. Tam
tersine...
Yalnızca ajanslardan gelen haberlere bakınca bile durum
anlaşılıyor.
Son bir haftadır gelen fotoğraflara bakınca görüyorum ki...
Yine her cenaze, her ölüm terör örgütüne malzeme oluyor.
Çünkü onun şarjörünün adı 'öfke', mermisinin adı 'nefret'tir.
Her mezarlık böylece bir siper haline geliyor...
Barış için, demokrasi için atılmış adımlar, gösterilen
fedakârlıklar bu 'nefret coğrafyası'ndaki siperlere gömülüyor.
İşte yine hatırlatıyorum...