GAZİANTEP Havaalanı'nda muazzam bir hareket.
Korumalar... Özel kuvvetler... Yerel polis, keskin
nişancılar...
Alan dışında da uzun bir araç konvoyu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hain darbe girişiminden sonra ilk
gezisini Gaziantep’e yapıyor.
Demokrasi mitingi var. Meydan hıncahınç dolu.
Cumhurbaşkanı’nı bekleyenler arasında Genelkurmay Başkanı Org.
Hulusi Akar da var.
Göz göze geliyoruz. “Hepimize geçmiş olsun” diyorum.
Ve ardından kısa bir sohbet başlıyor...
- Paşam, Fırat Kalkanı askeri açıdan nasıl gidiyor?
Tam istediğimiz gibi. Planlandığı gibi. Gereken yapılıyor.
- Oradaki birliklerimize bazı saldırılar oluyor.
Evet, birtakım saldırılar var.
- IŞİD mi saldırıyor?
Hayır, asıl PYD’den geliyor saldırılar. Biz de en sert şekilde
cevabını veriyoruz.
- Onlar Fırat’ın batısı için ısrarlı görünüyor. Bu saldırıların
nedeni belli...
Boşuna çaba. Dünya bu harekâtla Türkiye’nin kararlılığını gördü.
Bakışlar şimdi ona göre değişiyor.
- Nasıl gelişecek?
Bakın, şurası çok açık. PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesine asla
izin vermeyeceğiz. Mutlaka çekilecekler. Eğer çekilmezlerse
gerekeni yapıyoruz.
Çekilecekler. Yoksa!...
Bu ‘yoksa’ sözünün ne anlama geldiğini sanırım hepimiz
anlıyoruz.
Org. Akar’la sohbetten çıkardığım bir izlenim de şu: PYD, IŞİD’le
mücadele bahanesiyle, Fırat’ın batısına doğru kendisine bir kanton
devlet planı yapmış.
ABD’den kısmen destek gören bu plan, Fırat Kalkanı harekâtıyla
bozulmuş. ABD de şimdi PYD’nin çekilmesini öngörüyor. Ama
temkinli...