Kendini devlet zannetmeye başlayan tek parti, halkın ilk sandık
tercihini çöpe atarak başlatmıştı çok partili hayatı.
Bir sonraki seçimde ayıbını görmüş ve bedelini de ödemişti o
“devletleşen parti”.
1950 Seçimlerinde halk, 1946’da hakkı yenilen partiye sahip çıkmış,
bedelini ödetmişti “sandık ayıbının”.
O günden bugüne bu milletin bir sandık hassasiyeti
vardır.
Sandığa ne attıysa onun çıkmasını ister ve bekler. Buna müdahaleyi
asla affetmez.
- 1960’ta darbe oldu mesela. Bir yıl sonra darbecilerin kontrolünde
seçime gidildi. Seçimin galibi darbenin alaşağı ettiği ve liderini
astığı siyasi hareketin devamı olduğunu ilan eden parti oldu.
Sandıktan onlar çıktı ve darbeciler buna karışmadı.
- Çok değil 11 yıl sonra bir başka kesintiye uğradı demokrasi. 1971
Muhtırası ile. Muhtıra Demirel’e verilmişti ama Amerikan destekli
sağcı bir girişimdi aslında ve Türkiye’de solu ezip geçti
darbeciler. Bu darbeden sonraki ilk seçimlerde, kendini ortanın
solu olarak tanımlayan ve muhtıraya karşı duran Ecevit’in partisi
yüzde 40’ı aşan oy alarak 1. parti oldu.