Ahlaksız bir savaş yürütüyorlar. Hukuk tanımaz kirli bir savaş
bu. Eski Türkiye'yi geri istiyorlar. Yarı sömürge Türkiye'yi.
Yönünü tayin ettikleri, gönüllerince hükmettikleri Türkiye'yi.
O eski Türkiye'den geriye acı hatıralar, bir de Batı'nın kifayetsiz
işbirlikçileri kaldı. Terör örgütleri, taşeron aygıtlar... Medyada,
siyasette, bürokraside pas tutmuş bir kısım artıklar...
Bugün bağımsızlığının, istiklalinin derdine düşmüş bir Türkiye var.
Yeni ve güçlü bir Türkiye...
Bu ülke kendi kararlarını kendi aldıkça, büyüme mücadelesi verdikçe
daha da öfkeleniyorlar.
Almanya'nın öncülüğünü, Hollanda, Avusturya, İsviçre gibi ülkelerin
maşalığını yaptığı bu kirli savaş yeni değil. Son dört yılda
şiddeti giderek artan bir savaştan söz ediyoruz.
ABD'nin eski yönetiminin de destek verdiği bu yıpratma savaşında
her yol mubah görüldü. Sokak ayaklanmaları, darbeler, işgal
girişimleri. Hiçbirinden sonuç alınamadı. Türkiye, kendi ad ve
hesabına hareket etmeye, kendi hamlelerini hayata geçirmeye devam
etti.
Büyüyen, bağımsız Türkiye sadece kendi başına taşıdığı değer
dolayısıyla değil, aynı zamanda bölge ve dünya siyasetine yaptığı
etki dolayısıyla da rahatsızlık uyandırdı.
Türkiye, son dönemde ortaya koyduğu performansla Batılı müesses
nizamın 1990'lardan beri İslam coğrafyası için öngördüğü imha
planını bozdu.
Soğuk Savaş bittikten sonra İslam, bir kez daha Batı'nın birliğini
sağlayacak bir öteki olarak konumlandırılmak istendi. 11 Eylül
saldırıları İslam'ı radikalizmle ve fanatizmle özdeşleştirmek, onun
üzerinden Batı'nın ortak kimliğini inşa etmek isteyenler için büyük
bir fırsat sağladı.