Karşımızda Türkiye'nin güvenliğini açıkça tehdit eden bir olay
var. Güney sınırımızda patlamaya hazır bir bomba düzeneği
kuruluyor. Irak'ın toprak bütünlüğünün ortadan kalkması,
Pan-Kürdist bir ideolojinin yön verdiği ve Batı'ya bağımlı yeni bir
devletçiğin kurulması Türkiye'nin asla kenardan sessizce izleyeceği
bir durum değil. Kuzey Irak'ta gerçekleştirilen gayrimeşru
referandum Ortadoğu'da yeni ittifakların ve karşıtlıkların
oluşmasına yol açmış vaziyette. Türkiye bu süreçte bölge
ülkeleriyle ilişkilerini yeniden düzenlemek zorunda olduğunun
bilincinde ve tam da buna uygun şekilde hareket ediyor.
Tehdidin boyutu, sıcaklığı gözler önünde. Her şeyden önce Irak'ın
daha fazla istikrarsızlaşması, Suriye'deki krizin boyutlarıyla
birlikte ele alındığında Türkiye için büyük bir güvenlik riski
teşkil edecektir. Dahası bölgede kendisini "bağımsız bir Kürt
devleti" olarak niteleyen yeni bir siyasal yapının inşası
Türkiye'yi bölmeye dönük hesapları olan uluslararası şer güçlerine
bir imkân sağlayacaktır. Şimdiden Türkiye sınırları içinde yer alan
bazı bölgeleri kendi sözde devletinin parçası olarak yansıtan
"siyasi haritalar" dolaşıma sokuluyor.
Bu plan, bu proje yerli değil. Bu coğrafyanın ihtiyaçlarından,
dinamiklerinden beslenmiyor. Tam anlamıyla sipariş üzerine devreye
sokuluyor. Bir kez daha söylüyorum. Bu projenin hedefinde güçlü ve
bağımsız Türkiye var.
Tehdidin cesameti gözler önündeyken bu ülkenin Cumhurbaşkanını,
hükümet yetkililerini sükûnete davet etmek de neyin nesi? "Eh madem
kurulacak, o zaman önce biz destek verelim, sonra sefasını süreriz"
diyerek politika önerisinde bulunduğunu sananlar var.