Türkiye siyaseti 16 Nisan'la birlikte çok büyük bir imkân elde
etti.
Bugüne dek, Cumhurbaşkanlığı sisteminin öneminden bahsettik
durduk.
16 Nisan referandumundan evet sonucu çıkarsa hükümet sistemi
sorunumuzun çözüleceğinden dem vurduk.
Böylelikle siyasal istikrarımızın kalıcı hale geleceğinden, güçlü
liderliğin kurumsallaşacağından, iktidarın kaynağına demokratik
meşruiyetin yerleşeceğinden söz ettik.
Referandumdan evet sonucu çıktı ve artık bugünkü Türkiye, dünün
Türkiyesi değil.
Geri dönüşü olmayan bir süreç bu.
Fakat Türkiye siyasetinin 16 Nisan sürecinde elde ettiği imkânlar
bunlarla sınırlı değil.
16 Nisan referandumuyla birlikte Türkiye'de merkez siyaset
güçlendi.
İdeolojik siyaset mevzi kaybetti.
Yeni dönemin siyasi kültürü bu çerçevede şekillenecek.
Artık Türkiye'de iktidar olmak merkez siyaseti yapmak, toplumun
farklı kesimlerine aynı anda ulaşabilmek demek.
Bu ülkenin geleceğine ilişkin, toplumsal, ekonomik ve kültürel
alanlara ilişkin proje siyaseti önermek demek.
Yeni dönemin merkez siyasetinin ana odağında yerlilik ve millilik
kavramları yer alacak.
Siyaset, ülkenin güvenlik, dış politika, ekonomi ve kültür
alanlarında bağımsız politikalar geliştirebilmesi amacına uygun
olarak yapılanacak.
Bağımlılık tuzaklarını savunanlar marjinalleşecek, ideolojik
siyasetin dar alanına hapsolacak.
Merkez siyasete talip olan partilerin bu yeni yerli ve milli
siyasal zemine uygun biçimde yeniden şekillenmesi gerecek.
Bunun için de yeni bir lider profili, yeni bir siyasal bilinç ve
yeni bir teşkilat yapılanmasının ortaya çıkması lazım gelecek.
Merkez siyaseti yönetecek partinin, en önemli aracı yeni nesil bir
reform siyaseti olacak.