Şöyle bir gözlemim var. Bugün, miladi takvim 2017'yi gösterirken
Batı dünyası ve İslam dünyası ilginç bir benzerlik içinde. İzaha
muhtaç, garip bir benzerlik.
Her ikisi de bölünmüş, parçalanmış bir görüntü arz ediyor. Her
ikisi de yeni çatışmalara gebe görünüyor.
Bu süreçte Batı, Müslüman dünyanın sadece enerji kaynaklarını
sömürmemiş, aynı zamanda siyasetine, kültürüne, hukukuna ipotek
koymuş. Kendisine bağımlı bir seçkin sınıf yaratmış, onlar
aracılığıyla Müslüman halkları köleleştirmeye çalışmış.
Pek malum süreçler, bilindik hikâyeler! Bütün bunlar olmuş, 200
yıl boyunca Batı zenginleşip güç kazanmış.
İslam dünyası, haşmetli geçmişiyle arasındaki mesafeyi günden güne
açmış. Sömürgeciliği, yeni sömürgecilik, Batılılaşmayı küreselleşme
politikaları izlemiş. Tarihin sonu bile ilan edilmiş! Ama olmamış,
olamamış. Ne İslam dünyası istendiği gibi Batılılaşmış, ne de Batı
birliğini sağlayabilmiş!
Bundan 100 yıl önce Batı dünyasındaki iç çelişkiler önce ağır bir
rekabete, daha sonra tarihin görmediği, eşi benzeri olmayan
savaşlara evrildi. Sonra, hiç olmamış, bu olaylar hiç vuku bulmamış
gibi yapıldı! 100 milyon insan ölmemiş gibi, soykırımlar olmamış
gibi, kitlesel katliamlar yaşanmamış gibi! Batılı ülkeler
demokrasinin, barışın, huzurun vatanıymış gibi sunuldu.
Şimdi yeniden iç çelişkiler rekabete dönüyor Batı'da. Rekabet, çatışmaya dönüyor. Tam da bu süreçte Batı ülkeleri ağır bir liderlik krizine maruz