Millet bir kere daha ders verdi. Demokrasi dersi, ahlak dersi,
şeref dersi. 15 Temmuz'un birinci yıldönümünde vatanına nasıl sahip
çıktığını gösterdi.
Dosta güven, düşmana korku verdi. İhtiyaç olduğunda tam da olması
gereken yerde olduğunu, olacağını ilan etti. İstiklaline,
istikrarına, istikbaline bir kere daha sahip çıktı.
Liderimin, siyasi irademin, izzetimin, davamın arkasındayım dedi.
Teröristlere, sömürgecilere, işbirlikçilerine, hainlere inat
köprülere, meydanlara akın etti. Tıpkı bir yıl önce olduğu
gibi.
Bu milletin evlatları geçen sene şehit olmak için çıktı sokağa.
Çıplak ellerle darbe görünümlü işgal planını boşa çıkarmak için
akın ettiler meydanlara. Bu sene şehitlerini yad etmek, gazilerine
duydukları minneti göstermek için çıktılar dışarı.
15 Temmuz bu milletin tarihinin en asli unsurudur. Hem o gün
atlatılan badirenin boyutu bakımından, hem de o gün bu milletin
verdiği istiklal mücadelesi bakımından.
15 Temmuz 21. Yüzyılın Kurtuluş Savaşıdır. Yeni bir Çanakkale
Zaferidir. Şer güçleri 16 Temmuz'dan itibaren bu zaferi, bu
milletin yazdığı destanı unutturmak için uğraş veriyorlar. Ne kadar
da uğraşsalar boş. Cumartesi gecesi bu millet 15 Temmuz'un sadece
hatıralarının değil, aynı zamanda hayatlarının parçası olduğunu
gösterdi.
Millet, 15 Temmuz 2016'da devreye sokulan FETÖ'cü teröristlerden,
onların destekçilerinden bir an önce hesap sorulmasını istiyor.
Milletin temsilcileri bu talebi karşılamak zorunda olduklarını
biliyor, bunun için mücadele ediyor.
Peki ya FETÖ'nün temsilcileri? FETÖ'nün siyasetteki temsilciliğini
bugün CHP ve HDP yapıyor. Tek dertleri FETÖ'cüleri aklamak.
FETÖ'yle mücadeleyi kesintiye uğratmak. FETÖ'nün tezlerini siyasal
alana taşımak.
Bir yandan "kontrollü darbe" gibi laflarla 15 Temmuz'un mirasını
kirletmeye, şehitlerin aziz hatırasını yok saymaya çalışıyorlar.
Öte yandan her türlü yalana, hileye başvurarak 15 Temmuz
gerçeklerini çarpıtmaya çalışıyorlar.
16 Nisan referandumuna giderken yaptıkları gibi her gün bir yalan
ortaya atıyorlar. Ve bu yalanı ana akım medya üzerinden değil,
yereldeki dedikodu ağları üzerinden, sosyal medya üzerinden
dolaşıma sokuyorlar. Stratejinin adı, "ya tutarsa!" Çamur at, izi
kalsın!
Yıllardır bunu liderler düzeyinde yapıyorlardı. Şimdi mahalle
teşkilatları düzeyinde yapıyorlar. En iyi yalanı kim söyleyecek, en
etkili iftirayı kim atacak? Dert bu!