Nuriye Gülmen ve Semih Özakça...
Kamuoyu onların adını "açığa alındım, işimi geri istiyorum"
sloganıyla başlattıkları oturma eylemiyle duydu. Oturma eylemi bir
süre sonra açlık grevine dönüştü.
Bu iki ismin başına gelenler sözüm ona "OHAL sürecinde kurunun
yanında yaşın da yandığı gerçeği"ne delil olarak sunuldu.
Önce oturma eylemi, ardından açlık grevi bayraklaştırıldı.
Ne kadar devlet, millet düşmanı yapı, parti, örgüt temsilcisi varsa
bu iki isme desteğe gitti. Eline mikrofonu alan "Gülmen ve Özakça
gibi yüz binlerce kişinin haksız biçimde KHK ile görevinden
uzaklaştırıldığı" mesajını yineledi.
İki seküler insan! Bu iki ismin FETÖ ile ne alakası olabilirdi
ki?
Kemal Kılıçdaroğlu Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'dan "iki
değerli arkadaşım" diye bahsetmiş, geçen ay onlara bir çağrıda
bulunmuştu.
"Lütfen açlık grevini bırakın. Toplumun büyük kısmı aslında sizi
destekliyor.
Siz sadece ve sadece uğradığınız haksızlığın giderilmesini
istiyorsunuz.
Görevinize dönmek istiyorsunuz.
Biz de destekliyoruz" diye bir açık ve net bir mesaj vermişti.
Bayramın birinci günüydü.
"Adalet yürüyüşü" adı altında yürürlüğe konmaya çalışılan başarısız
kalkışma planından hâlâ medet umulan vakitlerdi. "Sadece ve sadece
haksızlığa uğrayanlar" için yürüdüğünü söylüyordu Kılıçdaroğlu!