Etyen Mahçupyan Karar Gazetesi

Demokrasi artık bir ekonomik girdi

Küreselleşme ile birlikte bir yandan ülkeler içinde özel potansiyel taşıyan bölgelerin, diğer yandan da birden fazla ülke bölgesinin yan yana gelerek aktörleşmesine tanık olundu. Bu gelişme uluslar arası hukuku...

04 Eylül 2016 | 1.236 okunma

Küreselleşme ile birlikte bir yandan ülkeler içinde özel potansiyel taşıyan bölgelerin, diğer yandan da birden fazla ülke bölgesinin yan yana gelerek aktörleşmesine tanık olundu. Bu gelişme uluslar arası hukuku ulusal hukukun parçası yaparken, ortak coğrafya, tarih ve kimliği de ekonomik aktörleşmenin unsurları haline getirdi. Böylece ülkelerin ekonomik performansı ülke içi ve dışında sorun çözme, ortak gelecek yaratma kapasitesi ile bağlantılı hale geldi. Bu ise demokrasi, temel haklar ve hukuk devletinin birer ‘ekonomik’ faktör olarak öngörü denklemlerine girmesi ile sonuçlandı…

Türkiye bu adaptasyonun gereğini henüz tam olarak anlamış değil. Salt ortak kimlikten giderek Ortadoğu veya İslam coğrafyası ile ‘nitelikli’ birliktelikler oluşturmak bir hayal. Bunu becerebilmek için küresel düzlemde başarılı olmanız lazım. Bu da kendi içinizde demokratik düzen, istikrar ve öngörülebilirlik meselesini halletmenizi gerektiriyor.

***

Dolayısıyla örneğin Kürt meselesi bugün bir ekonomik ‘girdi’ işlevine sahip. Geçenlerde Başbakan iş adamlarına “Güneydoğu’ya yatırım yapın ortağınız biziz” diyor, devletin alım garantisi vereceğini ve yatırımların sabit maliyetini karşılayacağını söylüyordu. Bugün de Diyarbakır’da iş adamlarına anlatıyor olacak. Bu az buz bir teşvik değil… Ama şimdiye dek iş adamlarıyla yapılan toplantılar bize şunu öğretmiş olmalı: Güneydoğu için rakipsiz tek bir teşvik var, o da barış. Hiçbir parasal katkı o bölgeyi kalkındıramaz. Aksine bir dizi fırsatçı iş adamına ek gelir transferi yapmakla kalırsınız. Çünkü söz konusu teşvikler ‘karşı taraf’ yani PKK için siyasi adım anlamını taşır ve örgüt de buna siyaseten, muhtemelen savaşla cevap verir…

Demokrasi meselesini çözemediğimiz ölçüde palyatif tedbirlere yönelim kaçınılmaz oluyor ama kısır döngünün bu şekilde kırılması mümkün değil. Örneğin taksitli satışları teşvik etme türünden adımlar piyasayı geçici olarak canlandırabilir ama tüketim üzerinden büyüme anlayışı beslenir ve cari açık muhtemelen daha da artar.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şu malum ‘bilge kral’ meselesi 24 Haziran 2018 | 5.330 Okunma Yeni bir nefes için… 22 Haziran 2018 | 2.662 Okunma Halledilemeyen bir travma olarak... 21 Haziran 2018 | 1.451 Okunma Büyüme fetişi 19 Haziran 2018 | 1.278 Okunma Dönüşü gözükmeyen yolda… 17 Haziran 2018 | 6.188 Okunma