Ah Anadolu’nun bağrından kopan, pala bıyıklı, kara yağız, sazın,
sözün ustası Nesimi! Türküler derleyen, Avrupa’da albümler çıkaran,
dünyanın en önemli müzikhollerinde sahne alan, Türkiye’de ise ha
bire gözaltına alınıp işkence gören, ama asla yılmayan kahraman
ozan...
1931 yılında Adana’nın Saimbeyli ilçesinde doğmuşsun. Daha sonra
tüm aile Kayseri’nin Sarız ilçesine yerleşmiş ve sen bir ağanın
yanında maraba olarak çalışmaya başlamışsın. Bu sırada ağanın
güzeller güzeli kızı Dilber’e âşık olup, birlikte Elbistan’ın
Sevdili Köyü’ne kaçmışsınız. Buradan işçi olarak Almanya’ya gitmeye
çalışmış, fakat nefes darlığın olduğu için başaramayıp,
Osmaniye’nin Kadirli ilçesine göç etmişsiniz. Orada Yaşar Kemal ile
tanışıp, onun yardımıyla İstanbul’a göçmüş, bir gecekondu kiralamış
ve bir fabrikada işe girmişsin. Ancak fabrika greve gidince
kovmuşlar seni. Sen de dokuz yaşından beri çaldığın curana; “Artık
ekmeği senden çıkaracağız,” deyip, ozanlığa başlamışsın. Tek
kelimeyle müthişmişsin, anında tanınmış, giderek de bir efsaneye
dönüşmüşsün. Vee 2 Temmuz 1993 günü, arkanda yüzlerce eser
bırakarak, Madımak Oteli’nin yakıldığı Sivas Katliamı’nda hayatını
kaybetmişsin.
MAZLUM ÇİMEN
Oğlunun adını “Mazlum” koymuş ve henüz bebekken eline curayı
tutuşturuvermişsin. Sizi dinlemek için, o tek göz oda gecekonduna
devrin tüm ünlüleri gelip gider olmuş. Onlardan biri de Can
Yücelmiş. Can baba bir gün, Mazlum oğluna bakmış ve sana “Bu çocuğu
Konservatuara göndersene birader,” demiş. Sözünü dinlemiş ve oğlunu
sınava sokmuşsun...