Datça’da, baharın müjdecileri badem çiçeklerini gördünüz mü hiç?
Bir başka açarlar, bir başka güzellikte... Erkencidirler, ılıman
hava göz kırpmaya görsün, hemen bembeyaz donatırlar dört bir yanı
ve bir gelinlik giymişçesine beyaza bürünür ortalık... Sadece
dallarda değil gönüllerde de açar; yüzlerde gülücüklere, yüreklerde
sevdaya dönüşür badem çiçekleri. Şairlerin şiirlerine, ressamların
tablolarına ilham kaynağı olmaları bu nedenlerledir. Mesela büyük
usta Van Gogh, ünlü “Almond Blossoms (Badem Ağacı)” tablosunda
nasıl da resmetmiştir badem çiçeklerini... Efsanelere de konu
olmuştur... Hadi anlatayım badem çiçeği efsanesini; Demophon’la
Phyllis’in aşk efsanesidir aslında bu.
MÖ 1200’lerdeyiz. Truva Savaşı yeni bitmiştir. Savaştan dönenlerin
gemisi Thracia’ya (Trakya) kıyılarına uğrar. Thracia kralı Lycurgus
kazananların onuruna sarayında bir yemek düzenlemiştir. Yemekte
Truva’da büyük başarı elde eden kahraman Demophon da vardır ve
kralın güzeller güzeli kızı Phyllis’le (Filiz) tanıştırılır. İki
genç o an yıldırım aşkına tutulur! Yemekte yan yana oturtulurlar ve
fısıldaşarak görüşmek üzere randevulaşırlar.
Ertesi gün gizlice buluşurlar. Bir sonraki gün yine... Günler su
gibi akar, geçer... Ve sonunda ayrılık vakti gelir. Çünkü
Demophon’un Atina’ya dönmesi gerekmektedir. Demophon gemisine
binmeden önce limanda Phyllis’e sarılıp söz verir; “Sevgilim,
Atina’da işlerimi halledip, hemen döneceğim...