Gürcistan'a gazeteci olarak çok gittim.
İlki, dönemin Cumhurbaşkanı Eduard Shevardnadze'nin davetiyle
olmuştu.
Gürcistan'la ilgili hatıra çok.
Sovyetler Birliği'nin eski toprağı olan komşumuz Gürcistan'ı ayrı
bir yazı konusu yapmam lazım ya neyse.
Gürcistan'a ikinci gidişim RusÇeçen Savaşı'na
rastlar.
Çok tehlikeli ölüm tuzaklarıyla dolu bir yolculuktu o.
Devlet yoktu.
Çeteler hakimdi her yere.
Ahmediya Kampı'na giderken yol boyu tanıdığım isimlere de
rastladım.
Mesela adı Of'ta cinayete karışmış bir arkadaşım,
Kutaisi'de 'Kendin pişir kendin ye'dükkanı açmıştı.
Gürcü ve Rus askerlere yüklü bir rüşvet vererek geçmişti
sınırı.
Ama şimdi öyle değil.
Nüfus cüzdanıyla Batum'a gitmek mümkün artık…
Paralel'in kumpas kurup servetini ele geçirmek istediği Metro'nun
patronu Galip Öztürkde orada…
Ona kumpas kurup hapse atan Zekeriya Öz de önce oraya
kaçtı.
Allah'ın işine bak sen.
Nereden nereye değil mi?