Yalan konuşması ve çarkçılığı ile ünlü Kemal
Kılıçdaroğlu'nu başımıza ABD ve Fetullah
Gülen bela etti.
Nasıl mı?
Şöyle:
FETÖ'cü savcılar ile polisler belge, bilgi yağdırarak adamı
besledi.
O da basının önüne çıkıp piyasa yaptı.
Yalanları doğru gibi sattı.
Arkasına bakmadı bile…
Hatırlayın Hayati Yazıcı'nın yeğeni için 'tıp fakültesine
alın' yalanını…
Eline tutuşturulan kuyruklu yalanları doğruymuş gibi Meclis
kürsüsünden çok seslendirdi.
Hepsi uyduruk şeylerdi ama doğrusu PR'ını iyi yaptı.
Bunlar olurken FETÖ de Deniz Baykal'ın yatak odasına
daldı.
Boy boy, renk renk kasetler çekti…
Kemal böyle bir kaset sonrası CHP'nin başına
geldi.
İşi yapan FETÖ, yaptıran da ABD idi.
Baykal susuyor.
Çünkü Gülen'in Pensilvanya'daki arşivi onun kasetleriyle dolu.
Korkusundan susuyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, "Yüreğin yetiyorsa
Kılıçdaroğlu ile gel İçişleri'ne, sana kumpası kim kurdu
gösterelim" sözlerini bu yüzden duymazdan geliyor.
***
Ama 'İlahi adalet mutlaka tecelli eder' derdi
ninem.
Bu da öyle olacak.
Kaçamaz bu kaderden Kemal.
CHP'nin başına kasetle geldi, oradan da kasetle
gidecektir.
Darbe gecesi Atatürk Havalimanı'nda ortaya çıkan görüntüler aynı
zamanda FETÖ ile işbirliğinin de kanıtı gibi.
İş kamera kayıtlarına yansıdı.
Korumaları birilerini aradıktan sonra FETÖ'cü askerler kapıdaki
tankları çekti.
Ardından da Kemal sıvıştı oradan.
Halbuki direnebilirdi.
Direnmedi.
Orada halk da vardı.
Onların yanına da gidebilirdi.
Gitmedi.
Başkan'ın evine gitmeyi tercih etti.
Darbe püskürtülünceye kadar da evden çıkmadı.
Erdoğan bunu bilseydi onu Yenikapı mitingine çağırmazdı.