Bugün her şey 20, 30 ya da 40 yıl öncesinden çok farklı.
Gülerken bile dünkü Kemal Sunal
ve Hababam Sınıfı’ndan bugünkü “İvedik” gülmecesine nasıl
geldik?
İnönü, Bayar,
Menderes, Demirel,
Ecevit üslubundan bugüne nasıl dönüştük?
Atatürk devrimlerinden, kadın-erkek eşitliğinden,
Köy Enstitülerinden kadına şiddete, imamların nikâhına, Diyanet
İşleri’nin “boş oluna”, imam hatip okullarının eğitim egemenliğine,
Meclis Başkanı’nın bile laikliğe karşıtlığına nasıl savrulduk?
Ortaokul çağlarımda Sarıyer’de Sevim adında bir
kız kaçırılmıştı. Yılın olayı oldu, herkes onu konuştu, yazdı,
çizdi çünkü yılda bir ya da iki defa yaşanırdı. Beyoğlu’nda adı
Frangoli olan bir mücevherci soyuldu, o da aylarca konuşuldu,
herkes çok şaşkındı, çünkü “alışılmadık” bir olaydı.
Ya bugün! Kadına şiddet, vahşet, soygun olağan hale geldi. Günlük
ve saatlik oldular.
Cumhuriyet’in koskoca Atatürkçü ordusunun içine FETÖ denen örgüt
iliklerine kadar yerleşebildi. FETÖ’nün “imamları” Atatürk
devrimlerinin ordusuna darbe girişiminde bulunabildi; nasıl oldu,
nasıl bugünlere geldik, getirildik?
Hitler faşizmi Avrupa’yı işgal ettikten sonra
Romen yazar Ionesco, 1958’de Gergedanlar’ı
yazmıştı. İnsanların Hitler yönetiminin baskıları sonucu nasıl
“gergedanlaştığını” gözler önüne sermişti.
Toplumların “toplum olmaktan koparılıp topluluklaştırılması”: hele
hele gergedan topluluğu misali baskı, saldırı ve şiddet ortamını
“benimseyerek” insanlıktan çıkmalarını Ionesco çarpıcı bir biçimde
sergilemişti. Acaba biz de...