Donald Trump'ın Amerikan siyasi tarihinde neyi temsil ettiği ve
yerinin tam olarak neresi olduğunu daha çok tartışacağız. Ama
maalesef Trump'ın siyasi söylemi, diğer her şeyi gölgelediğinden
ayrıntılı ele alınamıyor. ABD'nin tartışmasız egemenliği, “tek
kutuplu dünya” ve “imparatorluk” analizleri gibi başlıkları
konuşurken, hazırlıksız yakalanan entelektüeller ne diyeceklerini
bilemiyorlar. Kendi adıma, Trump (ve zaferi) vakasını, küreselci
sermaye ve devletler düzeni arasındaki rekabetle açıklamaya daha
yatkınım. Bir “Amerikan perestroikası” diyebileceğimiz durumla
karşı karşıya olduğumuz, ABD'nin daha fazla böyle devam
edilemeyeceği için Obama dış politikasını terk ederek nispi bir içe
kapanmayla bir restorasyon dönemine gireceği fikirlerine yakınım.
Ama olup biteni tam olarak anlayabilmek için biraz daha beklemekten
yanayım.
Dostum Ahmet Demirhan, superhaber.tv sitesinde “Trump sonrası dünya
düzeni” başlıklı çok dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. O da
“giderek mahrum bırakıldıklarını hisseden geniş oranda beyaz,
erkek, alt orta sınıf, işçi sınıfı ve lümpen proleter seçmenlerin
duyduğu kızgınlık ve hıncı”, Trump'ın yükselişinin arkasındaki
temel güç olarak görenlerdendi. Bu insanların neden kendi
sınıflarının düşmanı bir emlak kralına oy verdiklerini ise,
Trump'ın dindar olmayan, sonradan olma bir Cumhuriyetçi olmasıyla,
korumacı ve küreselleşme karşıtlığıyla açıklayan görüşlere
dayanarak şu ilginç tezi öne sürüyordu: “ABD, şimdiye kadar,
kendisini genelde bir Avrupalılıkla, Avrupa'nın kültürel ve manevi
geleneğiyle, dahası Avrupa'yla bir kan bağıyla tanımlamıştı.
Kendisini oluşturan unsurların entelektüel geçmişinin Avrupa'dan
kaynaklı olduğunu bilerek ve dahası Amerikalıların, Avrupalıların
torunları olduğunu düşünerek, politikasını kurgulamıştı. Trump,
Avrupa'nın entelektüel geleneğiyle Amerika arasındaki bu göbek
bağını kesip koparacak görünüyor. Amerika Trump'la birlikte daha
bir 'Melville'ci maneviyat içinde olacak gibi. Sadece Amerikan
Rönesansı'nın şaheseri olan Moby Dick'in Melville'si de değil,
bütün bir külliyatıyla 'Melville'ci maneviyat içinde hem de.”