Cumhurbaşkanlığı sistemi için referanduma doğru yol alırken,
özellikle parlamenter görünümlü eski düzen savunucuları konuyu asıl
mecrasından saptırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
“Cumhuriyet” rejiminde, toplumun hemen tamamının karar kıldığı
apaçıkken türlü çeşit kaygı ve beklentilerle ortalığı velveleye
veriyorlar. Mevcut sistemimiz, yetince işlevsel mi ve bize uygun
mu, “bize uygun bir sistem” kavramı doğru mu, hem cumhuriyeti
muhafaza etmek hem demokrasimizi ve icraatları güçlendirmek için
nasıl bir sistemle yol almalıyız gibi konuları konuşamıyoruz bir
türlü. Oysa hepimiz bilgimiz, tecrübemiz ölçüsünde bu hayati
meselemizde en doğru kararı alabilmek için tartışmaya katkıda
bulunmalıyız. İzin verirseniz ben, biraz bildiğim yerden konuşmaya
başlayacağım.
Bugün akademide, insanın toplu halde yaşadığı her yerde liderliğin
olacağı, kişinin ya da grubun davranışını etkileme ve yönlendirme
çabalarının liderlik olgusunun özünde yer aldığı kabul ediliyor.
Liderlik, değişik yönleriyle ele alınıp tanımlanmaya çalışılıyor.
Görüşler muhtelif ama sonuçta, değişik durum veya şartların değişik
liderlik tiplerini zorunlu kıldığında fikir birliği var… Aynı
şekilde, lider davranışı, liderin kişisel karakteristiklerine,
izleyenlerin ve topluluğun karakteristiklerine ve örgütün yapısal
karakteristiklerine göre değişir diyorlar. Bu faktörlerin herhangi
birinde veya tamamında meydana gelecek değişmeler, liderliği,
liderin tavır ve davranışlarını belirliyor.
Bir de liderler arasındaki farklar meselesi var. Bazı
liderlerin