Ülkemiz Türkiye'yi tek bir beden, milletimizi orada ikamet eden
tek bir insan olarak tasavvur etsek ve kendimizi onun yerine koysak
şunları hissederdik: 15 Temmuz'da mazlumlara misal olacak bir
direniş ortaya koyduk. Yıllar boyu hatırlanacak bir tarih yazdık.
Burayı, bizi, FETÖ alçakları nezdinde birliğimize kem gözle bakan
herkese karşı koruyacağımızı tüm dünyaya gösterdik. 15 Temmuz bir
milattı ve artık hiçbir şey, eskisi gibi olamaz. 15 Temmuz'un bu
olağanüstü, fevkalade niteliğini hep vurgulamalı, üzerinde durmalı,
“15 Temmuz Hareketi”ni ne pahasını olursa olsun yaşatmalıyız.
Şimdi de Cumhurbaşkanımızın Adli Yıl Açılış töreninde irad ettiği
nutukta söylediklerine kulak verelim: “Türkiye 15 Temmuz'da ve
sonrasında dostunu, düşmanını, yanında olanı, karşısında olanı
özellikle pusuda bekleyenleri büyük ölçüde görmüş ve tanımıştır. O
gece destan yazan milletimize ne söylesek ne yapsak minnetimizi
ifade edemeyiz… Çanakkale'nin, Dumlupınar'ın sayısız
kahramanlıkların hikâyeleriyle büyüyen çocuklarımız, 15 Temmuz'da
kendi destanlarını yazdılar. Türkiye bağımsızlığın, onurun, kanı ve
canı pahasına mücadelenin ne olduğunu bilen; bunu bizzat yaşayan
bir nesle daha kavuştu. …
Hiçbirimizin ülkemizin ve milletimizin çıkarları, ihtiyaçları
dışında bir kritere göre hareket etme hakkı yoktur. 15 Temmuz'dan
öncesi başkadır, sonrası bir başkadır, öyle olmak zorundadır.
Şahsım dâhil kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara
tavsiyem, böyle anlarda hemen açıp 15 Temmuz şehitlerinin listesine
bakmaları. Orada gördüğümüz hayatlar bizi kendimize getiremiyorsa
hepimize yazıklar olsun. …
Diğer kurumlarımızın temsilcilerinden de gerilim ve itham taktiğini
bir kenara bırakarak 7 Ağustos'taki Yenikapı ruhuna uygun şekilde
hareket etmelerini bekliyorum. Milletimizin birliğe, beraberliğe,
dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacı var… İnanıyorum ki
Türkiye'miz, milletimiz kazanacak ve yeni bir milat olarak geleceğe
yürüyeceğiz.”