7Haziran seçimi sonuçlarına yol açan parçaların toplandığı büyük
dalgadan birisini, HDP'nin başarısı temsil ediyor. HDP, sahada esas
olarak Kürtlerin etnik kimlikleri etrafında toplanmalarını isteyen
bir propaganda yürüttü ve başarılı oldu. Onların bu başarısının
zemininde açılım ve çözüm sürecinin bir komplikasyonu vardı. Ak
Parti'nin kan dökülmesinin durması ve sorunların demokratik siyaset
içinde çözümünün sağlanması için büyük risk alarak yaptığı
fevkalade icraatı, HDP'nin başarısına giden yolun kaldırımlarını
döşedi. Açılım ve çözüm süreci sayesinde Kürt kimliği üzerindeki
baskılar kalktı, silahlar sustu. Ne ki bunlar olurken, Kürtlük
bilinci için de büyük bir imkân doğdu. Irak ve Suriye başta olmak
üzere bölgemizdeki Kürt varlığını doğrudan ilgilendiren
olaylar,
Rojava'daki gelişmeler ve Kobane'de IŞİD ile olan çatışma,
Kürtlerin etnik bilincini arttırdı.
Erdoğan karşıtı cephe, seçimi kendi lehine sonlandırmak için,
dikkatle takip ettiği ve ona göre ittifaklar politikası oluşturduğu
bu gelişmelerden faydalanmasını bildi. Yükselişe geçen Kürt
kimliğini, HDP etrafında birleştirmek, mütedeyyin Kürtleri Ak
Parti'den HDP'e doğru sevk etmek için azami bir gayret sarf etti.
Zaten epey süre önce Ak Parti'yi, bölgede Kürtlere karşı acımasız
bir zulüm uygulayan IŞİD ile işbirliği yapıyor gibi gösteren ve
hatta özdeşleştiren bir algı yönetimi yürütmeye başlamışlardı. Bu
sayede Ak Parti'nin ve Erdoğan'ın bölge ve Kürtler için yaptıkları
icraatların görülmesini engellediler. Bu arada HDP'nin program ve
aday dizaynında “Sol” bir görünüm verilerek, “Seni başkan