Şimdi kamuoyunun bir kısmı diyecek ki; "Aboubakar, gereksiz yere
Avrupa maçında atıldı. Bu maçta prim verir gibi niye
oynatıyorsun?""Al sana prim" dedin atıldı.
Peki bir kısmı da diyecek ki; "Adam zaten kiralık. O maçta
atıldıysa ne olacak? Bu maçta oynatırım. Etinden, sütünden,
derisinden sonuna kadar yararlanırım." İki farklı bakış
açısı...
Maç tatsız tuzsuz. Bazen bahane buluyoruz ya "Seyirci yok, zemin
kötü, yağmur çok, çamur var, kar yağıyor v.s." diye... Onlar yok!
Ama futbol da yok.
Beşiktaş, yarım saat 10 kişi oynuyor. Senin bu Beşiktaş'ı sağdan
soldan, indire bindire ezmen lazım. Nasıl yapacaksın? Ayağa
oynayarak.
Takımında bu kapasite var. Ama Antalyaspor bunu yapamadı. Herhalde
Beşiktaş'ın isminden çekindiler. Siyah-beyazlılar, 90 dakikanın
hiçbir bölümünde maça hakim olamadı.
Beşiktaş takımında kaleci hariç, "Şu çok iyi oynadı"
diyebileceğiniz kim var? Ne Quaresma, ne Talisca'nın oyuna etkisi
var.
Teknik direktör Şenol Güneş'e, "Arkadaş biz yorgunuz, bizi oynatma"
diyebilirlerdi. Sahaya çıkacak futbolcu maça çıkmadan evvel teknik
adamına ne gerekiyorsa söylemeli. "Tam verimli olamayabilirim" veya
"Bugün beni oynatma" diyebilmeli.
Peki hakem de mi yorgundu?
Oğuzhan'ın koluna gelen top kesin penaltı. Top, kol açıkken
geliyor, Oğuzhan topun gelişini görüyor, top koluna vurduktan sonra
kolunu kapatıyor.