Neyse ki sezonun sonuna doğru geldik. Bir türlü doğru dürüst
futbol seyretmeden, ite kalka, bol küfür duyup, tribünden atılan
maddeleri tartışarak… Puan durumuna bakıyorsun 4 takım birbirine
çok yakın, heyecan var ama kalite çok kötü.
Futbolcu hataları, teknik adam hataları, hakem hataları… İş daha
güzelliğe gidecek diye beklerken, maalesef çirkinliklere varan
olaylar! Nereden tutarsanız tutun kötü. Ya bir yerden başlayalım ya
da bitirelim de kurtulalım.
Her sene aynı senaryoyu oynamayalım arkadaş! "Futbolun marka
değerini yükselteceğiz" dediler yıllar önce… Şu anda futbolun marka
değeri ne? Rezilleri oynuyor. Sponsor olmak isteyen firma yok.
Devlet sahip çıkıyor, omuz veriyor da işler yürüyor. Ama hâlâ
akıllanan da yok, uslanan da… Maçı mı yazalım? Ne yazacağız?
İlk yarı şahsi becerilerle goller bulan Fenerbahçe vardı. İkinci
yarıda biraz daha kımıldayan Fenerbahçe'ye karşı çok kötü bir
Antalyaspor vardı. Bakın 'Kötü' demiyorum, çok kötü! Tahmin
ediyorum küme düşen Karabük bile bunlardan daha iyi mücadele
ediyordur.
Antalyalı oyuncular kaptıkları topların yüzde 60'ını rakiplerine
verdiler.
Ondan sonra da mahkum oynadılar.
Yardımcı hakem, Fenerbahçe'nin buz gibi bir golünü ofsayt
gerekçesiyle iptal etti. Peki başka ne yazalım maç için? Yazılacak
bir şey yok!
Yazık, çok yazık!
Maçlar güzel olsa keşke de sayfalar dolusu yazsak, methiyeler
düzsek, "Harika şeyler oldu, nefis goller atıldı" desek… Desek de
desek… Yani insanın ne yazılı basında, ne görsel medyada maç yorumu
yapası gelmiyor içinden.
O ona deklarasyon yayınlıyor, o ona ince ince iteliyor, o ona açık
açık sallıyor.
Herkes barut fıçısı!
Keşke daha büyük olaylar olmadan sezon sonu gelse de bitse
'Heyecanlı' dediğimiz kalitesiz sezon.