Maç öncesi Beşiktaş'ın ne oynayacağı veya ne oynamayacağı zaten
belli. Şablonu var, onu uygulamaya çalışıyor. Bazen çok istekli
oluyorlar, uyguluyorlar. Bazen olamıyorlar, uygulayamıyorlar.
Buradaki olay G.Saray'daydı. Ne yapacağı merak ediliyordu. Çünkü
F.Bahçe, Trabzonspor ve Başakşehir maçlarında Tudor'un çıkardığı
takımlar ve yaptığı uygulamalar çok değişik olduğu için Neyzen'in
sazı gibi nasıl bir ses çıkacağı belli değildi Galatasaray'dan.
Maç başladı, sarı-kırmızılılar maceraya girmeden Beşiktaş'ın hücum
alanlarını kapatarak ve daraltarak doğru işler yaptılar. Nereye
kadar? İkinci yarının başında Muslera'nın yaptığı büyük hataya
kadar. Orada moraller bozuldu, bükülüp koptu. Çünkü Galatasaray bu
tarz oyununu 60'a 70'e kadar götürüp sonra Beşiktaş'ın arka
tarafına sarkmak istiyordu. Bütün planları bozuldu. Yalnız Muslera
değil defansta da inanılmaz hatalar yapmaya başladılar. Beşiktaş da
bunları reddetmedi. Ama oyun o hale geldi ki 1-0'dan sonra maç bir
anda 5-0 olabilirdi. İnanılmaz pozisyonlar kaçırdılar
siyah-beyazlılar. Lig bayağı güzel hale gelmeye başladı. Herkes
potaya girdi. Hatta potaya değil tencerenin içine girdiler. G.Saray
yönetiminin radikal kararlar alması lazım. Şimdiye kadar diyorlardı
ki işte 'Lideriz, şu takımdan bu kadar öndeyiz...' Deniz bitti!
Beşiktaşlı futbolcular, Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra bu maçın
önemini çok iyi kavramışlar ki, Avrupa'da oynadıkları gibi mücadele
ettiler. Siyah-beyazlılar bu mücadeleyi yaparlarsa Türkiye'de de
başarılı olurlar.
Hakem ilk yarı karşılıklı birer penaltı pozisyonundaki yorumunda
'devam' dedi. Herhalde inanmadı. Birisinde top Gökhan Gönül'ün
koluna, diğerinde Belhanda'nın sağ eline çarptı. Gökhan'ınkine
yorum hakkı vardı ama Galatasaraylı oyuncuya yok. Oğuzhan'ın
pozisyonunda da hakem penaltı düdüğü çalmadı. Oyuncunun kaval
kemiğine Fernando'nun bacağı geliyor ama Oğuzhan'ın da kendini
bırakma niyeti olunca hakem inanmadı. Bunları verseydi ne olurdu?
İki taraf da bin tane bahane bulacaktı. Ama Beşiktaş bu kadar gol
kaçırıp, bu golleri de atınca artık iki tarafın da konuşacak bir
şeyi kalmadı. Bu da hakemin şansıdır