Adolf Hitler’in yenileceğini 1939’de kim
düşünürdü?
Prusya disipliniyle hazırlanmış Panzer tümenleri, SS tümenleri,
zırhlı kolordular, ordular, güçlü hava kuvvetleri Luftwaffe, dehşet
verici deniz güçleri, kruvazörler, zırhlı gemiler, U-Botlar,
denizaltılar... Üç günde geçilen hatlar, bir haftada alınan
ülkeler...
1945 yılını kim düşünebilirdi? O güçlü Almanya’nın yanıp
yıkılacağını, milyonlarca ölüyle, beş katı yaralıyla yenilmiş
olacağını kim aklına getirebilirdi? Ama öyle oldu.
Artık sığınağından çıkamayan, bombalarla sarsılan yeraltında her
şeyin bittiğini anlatmak isteyen generalin ‘Teslim olalım
Führer, halkımız daha fazla ezilmesin’sözüne, Adolf Hitler’in
öfkeyle ‘Ezilsinler, mahvolsunlar, değil mi
ki yenildiler’sözleriyle verdiği karşılık da
bilinmektedir.
Tarih öğretir. Ama kime öğretir?
Güç sarhoşluğuyla başı dönmüş iktidar hastası, tarihten
öğrenemez. ‘O’, kendisinin yeni bir tarih yazdığını
sanmaktadır.
‘Kaybetme korkusu’, her şeyi elinde tuttuğunu
sanan ‘muktedir’in aklını esir almıştır. Hitler’in Kartal
Yuvası Berstechgaden’de ‘ötekiler’ için ne tuzaklar
kurduğunu, ne pusular hazırladığını bilmez, masa başında ne
hesaplar yaptığını düşünmez.
Kazanmak, yeniden kazanmak, hep kazanmak için her şeyi ama her şeyi
ateşe atmaya hazırdır. Kendi ülkesini, kendi insanını, kendi
toplumunu ateşin içine göndermeye heveslidir. Yeter ki sonunda
kendisi kazansın.
Çevresinde inananları vardır. Göbbels, Himmler,
Göring, Martin Borman, SS
komutanları, Gestapo liderleri, komutanlar. Kuşkulu suskunlar da
vardır, ağzının dibinde mırıldananlar da. Ama sesleri çıkmaz,
etkisizdirler. Hiçbir zaman gelmeyecek sıralarını
beklerler.
1945 yılı. ‘Sıfır
yılı’ diyor Ian Buruma.
Sıfır yılı. Yeni kinlerin, yeni travmaların, yeni öç dalgalarının
başladığı ‘sıfır yılı’. İşte o güçlü Almanya yerle bir
olmuştur. İnsanları açtır. Buzları kazıp bir patates ararlar. Nazi
Almanyası tarihin en büyük dersidir.