Bu yazı yazıldığında İstanbul seçiminin nereye varacağı belli
değildi. Yayımlandığı zaman öğrenmiş olur muyuz, bilemiyorum.
Ama artık gerçekten de önemi kalmadı.
Çünkü, kazanılan kazanıldı.
Kaybedilen kaybedildi.
Seçimde kazanılan, uygarlığa inanan kararlı insanların artık bu
yönetimi değiştirmek için gösterdikleri azimdir.
Bu azim, bu kararlılık, bu irade kazanılmıştır.
Artık buradan geriye dönüş olamaz. Bu mücadele gücü artarak
sürecektir. Önümüzdeki dönemde ne denli önem taşıdığı da
görülecektir.
Bir büyük kazanç da, yeni toplum liderlerinin ortaya çıkışıdır.
Seçimi kazanan yeni belediye başkanları, mücadele eden aktif
politikacılar, yeni kazançlardır. Yenileri de çıkacaktır.
İstanbul seçimlerini ise CHP kazanmıştır, yeni belediye başkanı da
Ekrem İmamoğlu’dur.
Bu gerçeği inkâr etmeye çalışan, ayak sürüyen, baskıyla Yüksek
Seçim Kurulu’nu açıkça durduran AKP başkanı ve yöneticileri
ülkedeki kayıpların sorumlularıdır.
Ülkenin kayıpları neler midir?
En başta, yöneticilere duyulması gereken güven kaybolmuştur. Artık
AKP’ye oy verenler bile onlara güven duymamaktadır.
İnsan, insan olduğunu soluk alıp vermesiyle değil, insanlık
ahlakıyla, insanlık vicdanıyla, şerefiyle, adaletiyle anlar.
Eğer bir insanda ahlak olmazsa, vicdan, şeref, adalet olmazsa o
artık bir insan değildir, fuzuli bir varlıktır.
Şimdi, bu durumda, bugün, herkesin kendine sorması gereken soru
budur:
BEN, AHLAKLI, VİCDANLI, ŞEREFL...