Düne kadar Fenerbahçe ile Galatasaray gazozuna bile maç yapsa
ortalık yıkılırdı. Analizler, tahminler, iki kulüp oyuncularının ve
yöneticilerinin atışmaları, en önemlisi de hakemi tayin etme ya da
baskı altına alma çabaları…
Ancak iki takım da özellikle son haftalarda âdeta “Hangimiz daha
kötüyüz?” yarışında olduğundan, derbi sıradan bir maça
dönüşüverdi…
Derbide olsa lig üçüncüsü ile on beşincisi arasında oynanan bir
maçı üst sırada yer alanın kazanması beklenirdi…
10 haftada 9 puan toplayabilen ve sadece 7 gol atabilen alt
sıradaki takımın da, Türk Telekom’dan zaferle çıkacağını düşünen
için sağlık raporu şartı aranabilirdi…
H H H
5 gün önce hocasını kovan Fenerbahçe, sahaya “gol yemeyelim yeter”
diye çıkmıştı çıkmasına ama oyuncu tercihleri bunun aksini
söylüyordu. Savunma katkıları sıfır olan Valbuena, Benzia, Ayew’le
maça başlamak Fenerbahçe için intiharla eş değerdi.
Başlama düdüğüyle birlikte Fenerbahçe yarı sahasında oynanan
derbide Galatasaray, pas rekoru kırdı. Galatasaray biraz becerikli,
biraz da şanslı olsa soyunma odasına 1-0 yerine 3-0’la da
gidebilirdi.
Fenerbahçe’ye maç boyunca bariz üstünlük kuran Galatasaray,
devrenin hemen başında ikinci golü de bulunca, tribünlerde fark
hayalleri kurulmaya başlandı. Ancak bu hayaller 64. dakikada yerini
kâbusa bıraktı.
Kendi adıma anlamakta zorlandığım VAR destekli penaltı kararı maçın
rengini, şeklini, kimyasını her şeyini değiştirdi.
Tel tel dökülen Fenerbahçe, penaltı golüyle öz güven patlaması
yaşadı ve kısa süre sonra da beraberliği yakaladı. Üstüne üstlük
galibiyeti kaçıran taraf olup çıktı.
MAÇIN ADAMI: Fırat Aydınus