Berberdeyim, televizyonda Kılıçdaroğlu
konuşuyor, haklı olarak Saray’a veriyor veriştiriyor, yoksulluktan
söz ediyor. Berber mahalle nabzını tutmak için uygun zemin, adamın
biri yanındakine, “sanki bu başkan olsa sarayda oturmayacak mı,
itibardan tasarruf olmaz” dedi. Aynadan baktım, diğeri başını
sallıyordu. Diyeceksiniz ki, “bunda garip olan nedir, memleket
böyle...”
Şu konuşan iki adamın yaşı da ellinin üstündeydi, yani AKP
yıllarına doğmuş değiller, güngörmüş insanlar. Konuşma tonlarından
anladım ki, tüm cumhurbaşkanlarının sarayda oturduğu gibi bir
kanıya sahipler. “İtibar” sözcüğünü/ kavramını kullanmalarını
saymıyorum bile! Üstelik bu kimselerin en az birinin CHP seçmeni
olduğunu da anladım sonrasında.
Diyeceğim; AKP’nin becerisi, toplumun unutkanlığından yararlanmış
olmasıdır. Cumhuriyetin sağlam sandığımız temeli derinden
sarsılmış. Düşünün gençlerin halini... RTE
günlerine doğdular.Seçim sürecinde laiklik, Cumhuriyet, sosyalizm,
eşitlik, emek, devrim türü kavramlardan söz açılmamasına dikkat
edin. 12 Eylül 1980 başarıya ulaştı işte. Seçmen davranışı
(!)
“AKP’ye kim oy veriyor” sorusunun gündemde olduğu zamanlardı, tatil
beldesinin birinde, beyaz yakalı/okumuş bir aileyle birlikteydik.
Tartışma uzayınca, neden AKP seçmeni olduklarını sorunca “Adam
otoban yaptı, yollar çift yön oldu” demişti. Şaşırmıştım. İki
kişiden birine denk gelmiştim sonunda! “Yoksul, okumamış insan
aldanıyor” efsanesi çoktan çöktü aslında. Piyasa iktisadı zihinleri
esir almıştı. Şimdi o çevre dertli, konforu bozuldu.
Seçimlerden önce kamuoyuna “seçmen davranışı” adlı çalışmalar
sunulur, hep gülerim. Bizde seçmen sadakati yoktur. Sencer
Ayata