Andy Warhol, “Herkes bir gün on beş
dakikalığına şöhret olacak” derken bugünleri önden görmüştü.
Bilişim olanaklarının gelişmesi, görünür olmanın kolaylaşması
herkesi geçici, yanıltıcı biçimde şöhret sahibi yapıyor.
Özel televizyonların yaygınlaşmasıyla şöhret zehirlenmesi yaşayan
çok insan gördük. Piyasa iktisadının getirdiği koşullar, olanaklar
çok insanı felakete sürükledi.
Acun dönemin ruhunun en güzel örneği! Hangi ticari
deha, yetenekle televizyon kanalı sahibi olacak maddi birikimi
sağladı belli değil. Belli de, değil! Kendisi ve ekibi AKP
yanaşmalığından Adnan Hoca
müritliğine, FETÖ ile garip ilişkilere pek becerikliler
doğrusu.
Acungiller için etik değer, ölçü söz konusu değil. Fırsat
buldukları her an güç odaklarıyla haşır neşir olmaktalar. Bir
bakarsınız RTE’nin top arkadaşı oluverir mesela.
Sorun elbet bu tipler değil, onları vitrine çıkaran, kutsayan,
örnek haline getiren çürümüş düzende.
Televizyonculuk ürkütücü, diyebilirim ki tiksindirici rekabet
ortamıdır. Toplumsal yarar sağlamak amacıyla çıktığınız yolda bir
bakarsınız oyun dışı kalmışsınız. Her sabah karne aldığınız için,
sürekli ilgi çekmek, izlenmek zorundasınızdır. Kendini korumak
güçtür elbet bu ortamda.
Acun için bu meslek uygun. Eğer ilken yoksa, amacın şöhret ve
paraysa, hedefe giderken her yol mubahtır. Murat
Özdemir denen papağan katilinin öyküsü burada
başlar. Bu ruhsal sorunlu adamı ekrana çıkaran, durumu anlaşıldığı
halde ısrar eden kişi Acun’dur. (Meraklısı TV8’e baksın. Yemek
programlarında garip davranışlar sergileyen biridir söz edilen.
Duyarlı Cumhuriyet okuru bu saçmalıkları izlemediği için bu
açıklamayı yapıyorum.)
Adına “Rea...