Başlığa adını veren televizyon programı berbat bir şarkı
yarışması! Ülkeyi vasatlığa, bayağılığa alıştırmakla görevli
yapımcısı, popüler kültürün şifrelerini çözmüş, dönemin ruhuna
uygun biçimde yansıtıyor ekrandan. İleride tarihi belge olarak
anılacaktır her yayın!
Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi sırasında “yakın o evi” diye
kendinden geçerce bağıran kadın “o ses”tir, yazık ki “Türkiye”dir!
Sakın “ne ilgisi var?” demeyin. Bir kere pisliğin içinde yaşamaya
başladınız mı, artık orada lekesiz kalmak olası değildir!
Elbette milyonlarca insan lanetledi saldırıyı, toplumun duyarlı
önemli bir kesimi isyan etti; ancak sadece 23 Nisan günü olanları
düşününce, saptamamın ne derece yerinde olduğunu göreceksiniz;
“Küçükçekmece’de dört yaşında çocuğa tecavüz”, “metroda bir kadının
üstüne boşalan adam” ve “pişman” olduğunu söyleyen “Kılıçdaroğlu
saldırganının salıverilmesi!” Hepsi aynı gün yaşandı ve “o ses”
şöyle dedi:
“Çocuklarınızı striptizci gibi salarsanız ortaya, elbette erkeğin
nefsi uyanır.”
“Kadınla erkeğin aynı toplu taşıma aracında bulunması bu tür
saldırılara zemin hazırlıyor.”
“İnsanlar hassas oldukları için protesto hakkını kullandı.”
Türkiye ittifakı
“O Ses”i “Sivas 93”ten tanıyoruz. Omzuna çocuğunu almış baba: “Bak
bu gördüğün cehennem ateşi” diyordu. Yıllar süren dava sürecinde
kimlerin avukatlık yaptığını, hangi mecralarda kimin ne türden
kalem oynattığını ve siyaset sahnesinde nasıl rol üstlendiklerini
de iyi biliyoruz. Dünyanın başka yerinde asla görülmeyecek biçimde,
zamanaşımı(!) gerekçesiyle düşen davanın ardından, “hayırlı olsun”
dendi.
Meşruiyeti iyice tartışılır “başkanlık düzeni”, artık iyice
çıkışsız görünüyor. Zor dönemeçlerde devreye giren “danışmanlar
ordusu” yeni söylem peşinde. AKP, MHP ile çıktığı yolda sürekli kan
kaybediyor. “Cumhur İttifakı”nın direksiyonunda Bahçeli var. Her
sözünde bunu anımsatıyor. Bu engeli aşmak için “8...