Balat’ta tarihi şekerci dükkânında rastladım
Halit’e. İlkokula gidiyor, Suriye’den göç etmiş
bir ailenin çocuğu. Aydınlık, güler yüzlü Halit. Önlüğünün cebine
koyduğu beziyle masaları temizliyor, servis yapıyor konuklara,
çalışan bir çocuk. Söyleşiyoruz. Beş kardeş olduklarını
öğreniyorum, babası ÖSO üyesiymiş çevreden söylüyorlar. Fotoğraf
çektirdik, ertesi gün sosyal medyada paylaştım, kıyamet bundan
sonra koptu.
Sosyal medya ilişkileri demokratikleştirip,
eşit mi kılıyor, yoksa ölçüsüzlüğü mü egemen hale getiriyor,
tartışmaya muhtaç. Takipçilerim ekseriyetle aydınlanmacı,
sosyalist, Cumhuriyetçi kimseler. Yurtsever, insan sevgisi ile dolu
olduklarına da kuşkum yok. Ancak söz konusu Suriyeliler olunca
ürkütücü söylem çıktı karşıma. Biliyorum ki hedeflerinde Halit ve
benzerleri yoktu, lakin öfkeleri yanlış yöne doğru yöneldiği için
bu yazıyı kaleme almak zorunda kaldım. Irkçılık öyle salgın
hastalık ki, farkında olmadan kapılır insan. O halde izi
sürelim.
***
AKP küresel güçlerin, başta ABD olmak üzere
Ortadoğu projesi olan “Ilımlı İslam”ın sandıktan çıkıp,
iktidara gelen ilk siyasi partisidir. Amaç Suriye, İran (Alevi/Şii)
hattına karşı çizgi oluşturmaktır. İki kutuplu dünya çökünce yeni
dengeler oluştu. Güçlü Rusya, Çin cephesi oluşmasın diye mikro
mezhepçi, dinci, milliyetçi söylem azgın hale geldi. Müslüman
Kardeşler anlayışı Türkiye’den sonra Mısır’da iktidar oldu. Orada
sert darbeyle devrildi gerçi. Bizde de 15 Temmuz kalkışması bu
bağlamda okunmaya muhtaç, kim kimdir karışmış vaziyette.
RTE siyasi deha olarak yanına
aldığı Davutoğlu ile birlikte Şam’da namaz kılma
düşünü bu süreçte kurdu. Irak’ın ardından sıra Suriye’ye gelecek,
sonunda İran’la tamamlanacaktı bölme parçalama eylemleri. Fırsatçı
siyasi eğilimleri kenara koyuyorum. İşte Halit’in babası bu süreçte
yapay biçimde oluşturulan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu adlı cihatçı
örgüt) üyesi. Yani küresel olarak kurgulanan, içinde yazık ki
Türkiye’nin de bulunduğu koalisyonun savaşçısı!
***
Suriye bu savaşı yalnız veriyor olsaydı,
büyük olasılıkla kaybedecekti. IŞİD’in komşumuz olduğu günleri
anımsayın, askerlerimizi canlı canlı yakarak katleden vahşilerden
söz ediyorum. Ülkemizde sayılarının kaç olduğu belirsiz. Kurulacak
olan yeni Suriye devletinin iletişim adresi Antakya olarak
yayımlanmıştı internette. Diyeceğim işin bunca içindeydi Türkiye.
Sonra Davutoğlu süreci bitti. Rusya, İran desteğiyle büyük oranda
topraklarında egemenliği yeniden sağladı Suriye!
Bu süreçte benzerine az rastlanır acılar
yaşandı. Ezidi kadınlara tecavüz vahşetini gördük, göçmen
teknelerinin battığını/batırıldığını izledik, kamplarda yaşanan
insanlık dramlarına tanıklık ettik. Türkiye en büyük göç alan ülke
oldu. Toprak bütünlüğü bozulan Suriye’den farklı gerekçelerle kaçan
insanlar ülkemize sığınmacı olarak geldi. Elbette çaresizlikten
yurdunu terk edenler olduğu gibi, başka hesapları tutmayınca
aramıza karışanlar da oldu. Yakın zamanda nüfusumuzun yüzde beşi
Suriyelilerden oluşacak. Hakikat bu.
***