Oyları yüzde biri bile bulmayan, yüzde yarımı bile bulmayan,
yüzde çeyreği bile bulmayan sözde solcuların birbirlerini nasıl
yediklerini görmüştük...
Bir de "sağ tarafı" var bu işin.
Saadet Partisi... Başında Temel Karamollaoğlu...
Bir de, kuaför Vili'den ayrılan manikürcü Perihan misali, ondan
ayrılan Yeniden Refah Partisi,
başında Fatih Erbakan...
Neyi paylaşamıyorlar?
Biri yüzde 1 oy almış ama masanın ayağı!
Öteki dişe dokunur bir seçime girmemiş, yalnızca Dodurga diye bir
yerde kendini gösterebilmiş...
Bunlardan birinin ötekinden farkı nedir?
Necmettin Erbakan'ın "postunun" kavgası...
Oysa o "postnişin" yirmi yıldır iktidarda!
Bunlar farklı olarak ne söylüyorlar?
Seçmen oyunu niçin AK Parti'ye değil de bunlardan birine versin? Ya
niçin birine değil de ötekine?
Ne vaat ediyorlar?
Şeriat mı?
Sizi oyarlar.
Osmanlı İmparatorluğu mu?
Gene oyarlar.
Fatih Erbakan, parti kongresinde, "Mahşeri bir kalabalık
halinde toplanmış bulunuyoruz, kongremiz yedi milyar
insanlık için hayırlı olsun" dedi...
Kılıçdaroğlu'nun "Evreni de değiştireceğim" lafından
bile daha uçuk!
Yani, ciddiye alınır gibi değil.
Hazindir.
Temel Reis, muhtemel ve müstakbel iktidarın minik bir ayağı olmayı
amaçlıyor, kendisini Meclis'e sokabilecek
bir "kontenjanla" yetinecek... Ama Trabzon'un koltuk
sayısı sınırlı, herkesin de aklı orada maşallah.
Başkaca bir umudu yoktur ve olamaz.
Oysa Erbakan herhangi bir ittifaka girmeyeceğini açık
seçik belirtti.
Öyleyse? Derdi nedir bu adamın?
Rahmetli babasının ruhunu şad etmek mi?
Rahmetlinin Tayyip Erdoğan'dan hoşnut olmayacağını hiç
sanmayız.