Sabah yataktan kalkar kalkmaz "bugün iktidara ne çamur atsam"
diye düşünmeye başlayan postalcılar, şimdi de Binali Yıldırım
Hükümeti'nin "kuruluş hızına" bozulmuşlar...
AKP kongresi sadece birkaç saat sürmüş, oyların sayılması bir saat
bile sürmemiş, hemen ertesi gün Yıldırım'a görev verilmiş, o da
yirmi dört saatten az bir zamanda bakanları belirlemiş, gene yirmi
dört saat bile geçmeden cumhurbaşkanı onaylamış ve kabine listesi
açıklanmış...
Fazla hızlıymış.
"Teamüle" uygun değilmiş.
Oysa eskiden hükümet programının hazırlanması, ne güzel, en az bir
hafta kadar sürermiş...
Fena mı işte, başkanlık sisteminde işlerin ne kadar çabuk ve etkili
yürüyeceği hakkında bir ipucu, bir fikir sahibi oldunuz!
Üzülmeyiniz, sırada güvenoyu var. Birkaç gün de bununla geçer,
işler yavaşlamaz ama siz mutlu olursunuz.
Sonra "sizinkiler" ara ara gensoru önergesi falan verirler,
reddedilir ama "muhalefet görevi yerine getiriliyormuş gibi" bir
hava doğar, ona da sevinirsiniz.
Böyle böyle geçinir gidersiniz, maaşınız işler.
Başkanlık sistemi olsa, o hükümet "akşamına" açıklanacak ve ne
güvenoyu olacak ne de gensoru. Hopursanız da bopursanız da beş
yıldan önce ne hükümeti devirebileceksiniz ne de erken seçim
isteyebileceksiniz.
O zaman ne yazacaksınız?
Atatürk'ü anlatırsınız. Acaba Atatürk devrinde başbakan kaç günde
belirlenir, hükümet kaç günde kurulur, programı kaç günde
okunurmuş, öğreniriz.