Engel olmak için her türlü şaklabanlığı yaptılar.
"Rol modelleri" de Mandrake şapkasından 367 çıkaran Sabih'ti
tabii.
Gerçi bu işlerine yaramamış, girişim ters tepmiş, iktidarı daha
"radikal" kararlar alarak cumhurbaşkanını doğrudan halka seçtirmeye
yöneltmişti, yani kendi kalelerine gol atmışlardı ama hazretlerin
lugatında "akıllanmak" diye bir kavram yoktu ki...
Önce "kurucu meclis" istediler, TBMM anayasa yapamazmış.
Amaçları Tayyip Erdoğan'ı tuzağa düşürmek, TBMM açık ve çalışır
olduğu halde "ikinci ve paralel bir meclis toplamasını sağlayıp"
onu "Yüce Divan'lık" etmekti!
Tayyip Erdoğan hepsinden daha akıllı olduğu için bu tuzağa
düşmedi.
İstedikleri, 1961 yılındaki gibi yaşlı bürokratlardan, muhalif
gazetecilerden falan oluşacak bir "seçkinler meclisi"ydi aslında...
Anayasa yapmak cahil halkın temsilcilerine bırakılacak iş
miydi?
Sonra, bunu söktüremeyince, bir "yüzde tartışması" çıkarmaya
çalıştılar.
Kimisi "anayasayı halkın yüzde bilmemkaçı kabul ederse ancak
geçerli olur" dedi.
Kimisi "bonkör" davrandı, bu oranı yüzde 70'e bağladı.
Kimisi daha gaddar çıktı, yüzde 90 istedi.
Kanun da kural da açıktır: "Yüzde 50 nokta sıfır sıfır sıfır
bilmemkaç" alan kazanır. O kadar.
Şimdi bazılarının "gönlünde" gene yüzde 90 yatıyormuş...
Çünkü 1982 Anayasası yüzde 91.37'yle kabul edilmiş, ne güzelmiş...
Öbür türlü "bölünmek" olurmuş...