Aydın Doğan Bey bütün bu olup bitenlerden sonra gene de "günün
birinde Tayyip Erdoğan'ı devirme" hayalleri mi kuruyor? Yoksa
olmayacak duaya amin demekten vazgeçti de, "olabilecek dualarla" mı
idare etmeye çalışıyor?
Bu dualardan biri, Doğan'ın tetikçilerinin elbirliğiye "hapisten
adam çıkarma" telaşına kapılmaları...
Ama etkili olamıyorlar. Çok zırladılar, tutturamıyorlar. "Anladık,
bırakmayacaksınız, bari kitap verin de okusunlar" diye bunu
kendileri de itiraf ettiler.
Kitap yetmez. Ziyarete gitsinler, iç çamaşırı, sigara, yaş meyve
falan götürsünler. İhmal etmesinler.
Ve de müsterih olsunlar: Tutuklulara, "Fetullah kazansaydı bize
yapacakları muamele" yapılmıyor.
Huyundan vazgeçmeyen huylular da var tabii. Bakın Aydın Doğan'ın
has adamlarından biri ne yazdı:
"Bir suç kanıtı olmadan gazeteci ve yazarları yazdıkları ve
söylediklerine dayanarak tutuklamak ve yargılamayı uzatmak da doğru
değil." Böyle bir durumda suç kanıtı nedir?
Eline silah almak mı, "Yurtta Sulh Cihanda Bilmemne" konseyine
kayıt yaptırmak mı?
Darbeyi göz göre göre desteklemek, darbe gerekliliğine dair uzun
süre ısrarla yayın yapmak suç kanıtı sayılmıyor mu? "Destek" ne
zamandan beri suç olmaktan çıktı?
Ben onların yazdıklarını ve söylediklerini yazıp söylesem acaba
tutuklanmaz mıyım? Televizyon programlarına katılıp bangır bangır
bağırsam? Hadi 1 dolarlık banknotu geçelim, evimde toplantılar
düzenlesem mesela?
İçleri rahat olsun: Darbeden birkaç gün önce bana hitaben "bu düzen
yıkılır, sen de altında kalırsın" yazmış olan herif serbest. (Acaba
ne demek istemişti, neyi nereden biliyordu?)